Oto Terimleri Sözlüğü
4WD : Four wheel drive- Dort cekis sistemi
16 V : 16 subapli motor.
1 DIN : 1,12 sae
1 KW : 1,34 ece
1 KW : 1,35 PSdin
A-SÜTUNU : Otomobilin orta gövdesinin önünde yükselen, tavanı taşıyan sağ ve sol köşede bulunan ve içinde pasif güvenlik unsuru destekleri olan sütun.
ABAT-VENT : Speedster otomobillerde kullanılan alçak ön cam veya rüzgar kesici çıkıntı.
ABAXIAL : Dingil harici yapı.
ABC (Active Body Control) : Otomobilin yanlara, öne ve geriye doğru kasılmasını engelleyen Mercedes patentli hidro-elektronik sistem.
ABS (Anti Blocker System) : Sert frenajda veya kaygan zemin üzerinde tekerleklerin kilitlendiğini sensörler yardımı ile algılayan, milisaniyeler içinde fren disklerinin tekerleklerin tutunma işlemi başlayıncaya kadar sıkılıp boşaltılmalarını ve bu sayede sürücünün en zorlu şartlarda bile direksiyon hakimiyetini korumasını sağlayan elektronik sistem. Ani frenajlarda cisimden kurtulmaya olanak sağlayan ABS birçok otomobil markası tarafından standart ve isteğe bağlı olarak kullanılıyor
AC : Klima
ACC : Adaptive Cruise Control. Trafikteki diger araclarin hizina uyan ve aradaki mesafeleri duzenleyen sistem. Ozellikle yuk tasima araclarinin trafik akisini guvenlik acisindan olumsuz etki etmemesini kolaylastirir. DaimlerChrysler tarafindan gelistirilmis diger sistem de yanal cizgilere gore mesafe duzenler.
ACEA : Avrupali Otomobil Ureticileri Birligi. En buyuk islevi, motor yaglari ile ilgili bir norm belirleyerek benzin istasyonlarinda suruculerin islerini kolaylastirmalari idi.
ADB (Automatische Differantial Bremse) : Standart kilitli diferansiyellerin elektronik devreli bir versiyonu.
ADEZYON : Sıvıların veya madenlerin birbirlerine yapışmasını sağlayan kuvvet.
AERODİNAMİK : Hava akimi bilimidir. Otomobiller icin cok onemlidir, cunku dusuk ruzgar direnci ile yakit tuketimi de duser.En iyi direnc degeri otomobiller icin cw=0,26 iken arazi araclarinin kotu aerodinamigi ile 0,45'e dek cikabilir.
AFS (Active Fahrwerks Stabilierung) : Temel olarak ABC ile aynı işlevi görür. Sistem Citroen Xantia Activa'da kullanılmaktadır.
AIRBAG (Hava Yastığı) : Hava yastığı çarpışmalara karşı yolcuyu koruma derecesi son derece yüksek olan bir ek koruma sistemidir. Hava yastığı bir çarpışma sırasında algılayıcılardan gelen uyarı sonunda şişerek, çarpışma yönünde yolcuyu karşılayan koruyucu bir kalkan oluşturur.
AKS : Üzerinde bir veya daha fazla tekerleğin döndüğü otomobil eksenine dik bir mildir.
AQUA PLANNING : Su birikintilerinden geçerken lastiklerin profilinden suyun kenara çıkamamasından kaynaklanan aracın lastiklerinin yerle ile temasının kalmaması sonucunda suya girdiği yönde veya tam olarak savrularak hareket etmesi.
AKSELERASYON : Otomobilin hızlanması.
AKTARMA ORGANLARI : Motor gücünü tekerleklere aktaran organlardır. Pek çok parçadan oluşur ve motor gücünü tekerleklere şanzıman üzerinden aktarır.
AKTİF GERGİLİ EMNİYET KEMERİ : Carpisma aninda cok hizli sekilde kemer gerilerek yolcuyu tepki hareketinden korur.
AKTİF GÜVENLİK : Otomobilde güvenligi arttiran elemanlarin tümü. ABS, ESP, lastikler, aracyn aerodinamik yapysy, frenler, yol tutusu gibi...
AKÜMÜLATÖR : Akümülatörler elektrik enerjisini kimyasal enerji halinde depo ederek, devrelerine elektrikli alıcılar bağlandığı zaman bu kimyasal enerjiyi tekrar elektrik enerjisine çeviren araçlardır.
ALB (Anti Lock Brakes) : ABS'nin ilk ve basit şekli. Kızaklayan tekerlekleri hızlı ritimde bırakıp tekrar tutan fren sistemi.
ALT ÖLÜ NOKTA : Pistonun silindir içinde inebildiği en alt noktada, yön değiştirmek için bir an durakladığı yerdir. Kısaca A.Ö.N. olarak belirtilir
ALTERNATÖR : Şarj dinamolarının aksine dalgalı (alternatif) akım meydana getiren araçlardır
AMORTİSÖR : Ani yaylanmaları ve yay salınımlarının devam etmesini önleyen parçalardır.
AMPERMETRE : Aküye girip çıkan akım miktarını ölçen ve gösterge tablosunda bulunan bir ölçü aleti.
ANA YATAKLAR : Ana yataklar, motorda krank milini taşıyan yataklardır.
ANTİFİRİZ : % 50 glycol + % 50 su karışımı bir sıvıdır. Soğutma sisteminde bulunan radyatör içindeki su, soğuk havalarda donarak genleşebilir ve soğutma sistemine zarar verebilir. Radyatörde bulunan suya ilave edilen antifriz suyun donmasını engeller. Antifriz ayrıca radyatörü ve soğutma sistemini pas ve korozyondan korumak amacıyla da kullanılır.
ASC+T (Automatische Stabilitäts Control+Traktion) : BMW'de kullanılan elektronik çekiş kontrol sistemi olup, sürekli arka tekerleklerin durumunu gözlemleyerek bir kayma olup olmadığını denetler. Arka tekerleklerde bir kayma olursa ASC+T devreye girip frenleri ve motoru kontrol ederek otomobilin yolda kalmasını sağlar.
ASR : Anti-Schlupf-Regelung(Anti patinaj kontrolu) Cekis saglayan tekerlerin bosa donmesini engeller ve surus stabilitesini yukseltir. Iki yolla olur; elektronik olarak motor gucu azaltilir ve/veya donen teker frenlenir. ASR, Mercedes tarafindan kullanilan kisaltmadir. Traction Control, farkli ureticiler tarafindan ffarkli sekilde kullanilir; ETC, TC veya TCS gibi.
ATIK GAZ : Egzosttan cikan cesitli gazlardir. KImyasal aritma icin katalizator kullanilir.
ATIK GAZ NORMU : Araclarin cevreye ne kadar gaz verebileceklerini belirler. 1.1.2000'den itibaren Avrupa'da Euro3; 1.1.2005 ve 2006'da ise Euro4 normlari gecerli.
ATALET : Bir cismin herhangi bir hareket yönüne veya hız değişikliğine karşı gösterdiği dirençtir.
ATEŞLEME AVANSI : Silindirde sıkıştırılan yakıt-hava karışımının ateşlendikten sonra tamamen tutuşabilmesi için gereken süredir.
ATEŞLEME BOBİNİ : Ateşleme sisteminde transformatör gibi görev yaparak batarya voltajını binlerce voltaja yükseltir. Bu yüksek voltaj bujinin tırnakları arasında kıvılcım meydana getirir.
ATEŞLEME NOKTASI : Motorinin sıkıştırılma sonucunda silindir kafasındaki sıcak gazların içine püskürtüldüğü anda kendiliğinden ve hemen ateş alma sıcaklık noktasına ateşleme noktası denir.
ATEŞLEME SIÇRAMASI : Yanlış bujinin karışımı tutuşturmasına ateşleme sıçraması denir. Ateşleme sıçraması genellikle buji veya distribütör kapağının ya da tevzi makarasının hatalı oluşundan meydana gelir.
ATEŞELEME SIRASI : Motor silindirlerinin ateşlenme sırası veya silindirlerde güç zamanının meydana geliş sırasıdır.
ATEŞLEME SİSTEMİ : Silindirlerde sıkışan hava-yakıt karışımının yakılabilmesi için bujilere yüksek voltajlı kıvılcım sağlayan sistem. Batarya, ateşleme bobini, distribütör, kontak anahtarı, kablolar ve bujiler bu sistemin parçalarıdır.
ATMOSFERİK BASINÇ : Dış hava ağırlığının aşağıya doğru basma kuvvetine atmosferik basınç denir.
ATF : Otomatik sanziman yagi. Hidrolik direksiyonda da kullanilir.
AWD : Dort ceker otomobillerinin kullandigi kisaltmadir.
AWS (All Wheel Steering) : Direksiyonun dört tekerleği birden yönlendirebildiği sistem.
AUTODIMMING : Dikiz aynalarında kullanılan duyarlı aynanın ışığı daha yoğun kırarak, kararması.
BAKIR KURŞUN YATAKLAR : Genellikle dizel motorlarında yaygın bir şekilde kullanılan yatak çeşididir.
BALANST REZİSTÖR DEĞERLERİ : Elektronik ateşleme sistemi iki rezistör ile korunur. Bunlar, 0,55 ohm olan normal devre direnci ile 5.ohm olan yardımcı devre direncidir.
BALATA : Yarım daire şeklinde kavis verilmiş metal bir parça. Üzerine ısıya karşı oldukça dayanıklı olan balata perçinlenmiştir. Frene basıldığı zaman bu balata kampanaya sürterek frenleme etkisi gösterir.
BAS : Panik frenlemede fren hidroliği içindeki basıncı arttıran ve her tekerde eşit fren gücünün oluşmasını sağlayan sistem.
BAĞLANTI ÇERÇEVE : Arazi araclari icin hala kullanilan yuruyen aksam seklidir. uzunlamasina ve capraz kollara direkt baglaniyor. En buyuk avantaji stabilitesi ve degiskenligi. en buyuk dezavantaji ise agirligi.
BASINÇLI KAPAK : Suyun kaynamasını ve kaybını önleyen, soğutma sistemini basınç altında çalıştıran supaplı bir kapaktır.
BASKI YATAĞI : Debriyaj pedalına basıldığında, baskı parmaklarını bastırarak motor ile güç aktarma organlarını birbirinden ayıran mekanizmadır.
BATARYA : Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden ve akım kaynağı olarak kullanan düzenek.
BENZİN : Ham petrolden elde edilen ve otomobillerde yakıt olarak kullanılan bir hidrokarbondur.
BENZİN MOTORLARI : Buji ile ateşlenen, benzin veya benzin türevi yakıt kullanan motorlara benzin motorları denir.
BENZİN YANMASI : Benzin-hava karışımı silindir içinde sıkıştırma zamanı sonunda, bujinin meydana getirdiği kıvılcım neticesinde düzenli olarak yanmaya başlar. Hiçbir zaman patlamaz. Normal yanma bujide başlar ve sonra bir alev dalgası halinde ateşleme odasını kat eder.
BEYGİRGÜCÜ : Motor tarafından üretilen gücün birimi. 0, 7457 kw'a eş değerdir.
BİLEŞİK YAĞLAR : Bu tip yağlar genellikle ince yağlar olup, SAE numarası yüksek yağların özelliklerini karşılamak için içlerine bazı kalınlaştırıcı katıklar katılmış yağlardır.
BI-LITRONIC : Xenon farlar icin Bosch'un kisaltmasidir.
BI-XENON : Bi-Xenon farlar, günümüzün en gelişmiş ve en güçlü far teknolojisidir. B-xenon ismi, uzun ve kısa farlar için iki ayrı xenon ampul kullanılmasından gelmektedir. Xenon farın dalgaboyu ve dolayısıyla maviye yakın olan rengi güneş ışığına çok yakın olduğu için, gece sürüşünde karşıdan gelen sürücünün gözünü almaz ve yansımayı en aza indirir. Xenon gazının içinden geçen ışık, 70 mm çapındaki hareketli lensten yansıyarak geniş ve uzun mesafeli "uzun far" etkisini yaratır.
BLOW-BY : Silindirde yanma sirasinda pistonlara giden gazlara verilen addir.
BOŞ AĞIRLIK : Kullanima hazir bir otomobil, yuzde 90 dolu yakit deposu ve 75kg'lik bir surucunun toplam agirligi.
BOXER MOTOR : Silindirlerin ayni düzlemde (180 derece) karsilikli olarak konumlandirildigi motor.
CAN (Controller Area Network) : Araç içindeki merkezi kontrol ünitesi ile çevre kontrol ünitelei arasındaki bilgi iletişimini sağlayan veri iletişim ağı. Merkezi kontrol ünitesi genelde motor kontrol ünitesi olup çevre kontrol üniteleri havayastıkları, ABS, klima sistemleridir.
CABRIO : Bir karasör tipi olan cabrio, 2+2 oturma düzenine sahip ve üstü açılabilen otomobilleri tanımlamak için kullanılır.
CBC (Cornering Brake Control) : Açılımı Viraj Kontrolü olan CBC, aslında BMW'nin birçok otomobilde kullandığı ve ESP ile birlikte faliyet gösteren aktif güvenlik sisteminin adıdır. CBC, yani viraj fren kontrolünün görevi viraj içinde yapılan frenlerde aracın stabilitesinin bozulmasını engellemektir. Viraj içindeki ve dışındaki tekerleklerin dönüş hızları farklı olduğu gibi uygulanması gereken fren basıncı da farklıdır. CBC sistemindeki sensörler tekerleklerin farklı dönüş hızlarını algılıyor ve her tekerleğe uygulanması gereken fren basıncını belirliyor.
CDI : Daimler-Chrysler firmasının Mercedes marka dizel araçları için kullandığı "Common Rail Diesel Injection System"'in kısaltması.
COUPE : A ve C sütunları arasında metal tavana sahip 2+2 ya da kimi durumlarda dah fazla kişiye oturma alanı sunan karoser tipi.
CET SAYISI : Dizel yakitin yanma istegidir. Bugunku dizel motorlar 50 civarindadir.
CRS (Common Rail Sistemi) : Common Rail, dizel motorlar için üretilmiş olan yüksek basınçlı bir püskürtme sistemidir. Bu sistemi diğerlerinden farklılaştıran esas unsur, basınç oluşturma işlemi ile püskürtme işleminin birbirinden ayrılmış olması. Motor tarafından direkt olarak tahrik edilen ve kesintisiz olarak çalışan bu yüksek basınç pompası, basınç haznesinde 1400 bar'a kadar istenen basıncı oluşturuyor. Yakıt, bu basınçla çalışan hızlı tetiklemeli solenoid subaplı enjektörler üzerinden doğrudan yanma odasına püskürtülüyor. Sistem, bu avantajı sayesinde, çok çeşitli motor tasarımlarına uygulanabiliyor ve kademeli ön püskürtme, dizel motorların daha sessiz çalışmasını sağlıyor.
CONTA : Mekanik aksamların birleşme noktalarında sızdırmazlık ve geçirmezlik sağlamak amacıyla, üniteler arasına koyular parçalardır. Contalar mantardan, madeni levhalardan ve çeşitli meteryallerden üretilir.
CO : Karbonmonoksit'in kimyasal kisaltmasidir. Motorda tam yanma olmamasi durumunda bu zararli gaz olusur.
CRUISE CONTROL : Hiz sabitliyici sistem.
CVT (Constantly Variable Transmission) : Değişken Oranlı Şanzıman - 1950'li yıllarda Hollandalı Van Doorne tarafından geliştirilen sistem, metal bir kayışın, iç yüzeyleri konik bir çift kasnak arasında çalışma prensibine dayanıyor. Aslında mopedlerdeki aktarma sistemiyle aynı prensibe sahip CVT'de herhangi bir dişli olmadığı için sürekli değişken oranlı şanzıman olarak adlandırılıyor. CVT şanzımanlarda sadece bir başlangıç ve bitiş oranı bulunuyor. Motor devri ve hıza bağlı olarak aktarma oranı, bu iki oran arasında sürekli değişiyor.
CVVT (Değişken zamanlı Supap Teknolojisi) : Volvo, Kia ve Hyundai tarafından adlandırılan sürekli değişken supap zamanlama sistemi CVVT (Continuously Variable Valve Timing), aslında başka firmalar tarafından da başka isimler ve kısaltmalarla kullanılan oldukça yaygın bir motor kontrol sistemidir. Motorun her iki eksantriğine de uygulanan sistem, supapların açılma zamanlarını motorun hızı ve yüküne göre değiştirerek daha etkili ve yüksek performans, düşük egzoz gaz emisyon değerleri sağlamayı amaçlıyor.
CW : Sürtünme katsayisi.Otomobilin rüzgara karsy direnci.
ÇAPRAZ ÇİFT KARDAN MAFSALI : Bu mafsallar esas olarak birbirleri ile 90 derecelik açı yapacak şekilde bir istavrozla tutturulan ve ana şafta bitişik olan iki kelepçeden meydana gelmiştir. Çapraz mafsalın yağlama işlemi mafsalın yapımına bağlıdır.
ÇARPMALI YAĞLAMA SİSTEMİ : Çarpmalı yağlama sistemi, yağ pompasının karterdeki motor yağını yağ çanağına basarak, çanağı daima dolu bulundurması şeklinde çalışır.
ÇEVRİM : Bir motorda iş elde etmek için tekrarlanmadan meydana gelen olayların toplamına bir çevrim denir. Dört zamanlı motorlarda bir çevrimin tamamlanabilmesi için pistonun dört hareketine (krnak milinin iki tam devir yapmasına) gerek vardır. Dört zamanlı motorlarda bir çevrim, krank milinin 720 derecelik dönüşü ile tamamlanır.
ÇİFT SALINCAKLI SÜSPANSİYON : Bilinen en eski süspansiyon sistemidir. Salıncaklı sistem, bağlı olduğu tekerleğe ideal sıkışma ve açılma olanağı vermekte ve kamber de yaylanmanın bu hareketinden çok az etkilenmektedir. Böylelikle gövdenin maksimum derecede yana yatması durumunda dahi dışarıda kalan tekerleğin yola dik bir açı ile basması sağlanır.
ÇOK AMAÇLI GRESLER : Lityum sabunlu greslerdir. Orta kıvamda, suya dayanıklı olduğundan aracın her yerinde kullanılabilir özelliğe sahiptir.
ÇOK LEVHALI KAVRAMA : Bir tür debriyaj kavrama şeklidir. Bu tür debriyajda, değişik işleten ve işleyen diskler kullanılmaktadır. Önemli olan her işleten diskin uygun yük miktarını işleyen disklere aktarması ve bütün işleyen disklerin dönüşlerine aksettirmesidir. Bu tür debriyaj, binek otomobilerin mekanik vites mekanizmalarında görülmemekle beraber otomatik vites mekanızmalarında ana unsuru oluştururlar.
ÇİFT ATEŞLEME : Silindir basina iki buji; hava yakit karisiminin daha iyi yanmasini saglar. Ayrica silindirdeki yanma mesafesini azaltarak sikistirmayi arttirir. Alfa romeo( Twin Spark) ve Mercedes bu sistemi kullanir.
D4 : Toyota'nın 4 silindirli benzin motorları için kullandığı kısaltma
D4D : Toyota'nın 4 silindirli dizel motorları için kullandığı kısaltma.
DATENBUS : Tum elektronik bilesenler birbirine baglanir. Dijital komutlar tek bir merkezden verilir. Mercedes CL'de uc adet bulunur. En hizlisi olan isik dalgasi ile 5.65 Megabaud'luk iletim mumkundur.
DE DION SİSTEMİ : De Dion sistemi sabit aks ile bağımsız süspansiyonun karmaşık bir birleşimidir. Sabit bir aks borusu tekerlekleri birbiine bağlar. Aynı zamanda dingil genişliği ile kanmber açısında meydana gelen değişiklikleri de kontrol eder. Yarım şaftlar, diferansiyel ve ana şaft ayrıca askıya alındığından, askılanmamış kütleler daha az olacağı için bu durum konforu arttırır.
DETENASYON : Karışımın buji tarafından ateşlenmesinden sonra yanmanın düzensiz olarak gerçekleşmesine detenasyon denir.
DEBRİYAJ : Manuel şanzımanı, otomatik şanzımanlardan ayıran en belirgin özellik debriyajdır. Debriyaj, motor ve manuel şanzıman arasında gücün iletilmesini sağlayan ayrılabilir bir bağlantıdır. Her şeyden önce debriyaj, çalışır halde olan motordan gelen torku başlangıçta statik halde duran şanzımanın ana şaftına kademeli olarak ileterek ilk hareketi sağlar. Aynı zamanda vitesler değiştirildiğinde güç akışının kesilmesi gerektiğinden debriyaj bu aşamada da gereklidir.
DEFLEKTÖR : Binek otomobillerde tekerleklerin çevresine, büyük tonajlı yük taşıyıcılarındaysa sürücü kabininin üstüne ve aerodinamiyi geliştirmesi açısında kapıların üst bölümlerine yerleştirilen plastik ya da metal parçalara deflektör adı verilir. Rüzgar direncini azaltan bu parçalar, hava akımını düzenlenmesine yardımcı olurlar.
DEĞİŞKEN SUPAP ZAMANLAMASI : Değişken supap zamanlaması, motor işletim sisteminin hangi devire göre hangi supap zamanlamasının kullanılacağını belirlemesi ve her devirde en verimli çalışmayı sağlamasıdır.
DEĞİŞKEN GEOMETRİLİ TURBO : Daha çok tercih edilen türbin geometrisi ya da değişken geometrili turbo (VTG) sisteminde egzoz manifoldundan gelen hava, salyangoz adı verilen gövde içerisindeki kanatçılarla pervanenin merkezine yönlendiriliyor. Salyangozda bulunan kanatçıklar motorun işletim sisteminden aldığı emir doğrultusunda yukarı veya aşağı hareket ediyor. Böylece alt devirlerde az miktardaki havanın, pervanenin dönüşünü hızlandırmasını ve düşük devirlerden itibaren turbonun güç ve tork üretmesini sağlıyor. Bu sistem su değirmenlerinde yaz aylarında su yolunu daraltarak çarkın daha yüksek basınçla çevrilmesine benziyor. Böylece kompresör sistemi gibi turbonun düşük devirlerde verimli olması hedefleniyor.
DI : Dizel ve benzinli motorlarda direkt enjeksiyon. Takit, direct olarak en iyi sekilde yanacagi yanma odasina gonderilir. Dizeldeki problem sert yanma sesi idi, Audi; mukemmel bir hava-yakit karisimi ile bunu azaltmayi basardi.
DİFERANSİYEL : Bir akstaki iki teker arasindaki devir dengesini saglar. Ozellikle virajlarda sol ve sag tekerler farklilik gosterdigi icin gereklidir.
DİFERANSİYEL KİLİDİ : Cekis saglayan tekerlerden birinin bosa donmesini onler ve daha iyi bir yol tutus saglar. En popüler olanı merkezi diferansiyel kilididir. Böylece tek tekerlekte çekiş kaybı olduğunda aracın ön veya arkadaki iki tekerleğinin çekişe devam etmesi sağlanmaktadır.
DIN : (Deutsches Institut für normung)- Tüm ölçümlerde kullanilan Alman endüstri normu, 1 DIN= 1.12 SAE
DİNAMO : Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirerek lambaları yakan, aküyü şarj eden ve ateşleme sistemini çalıştıran bir elektrik sistemi parçasıdır.
DİNAMOMETRE : Dinamometre, motorun çıkış gücünü ölçen bir alettir.
DİNGİL MESAFESİ : Dingil mesafesi, ön tekerleklerin merkezi ile arka tekerleklerin merkezi arasındaki uzaklıktır.
DİOD : Transistörlü ateşleme sisteminde kullanılan parçalardır. Diodlar, bir voltaj rölesi gibi görev yaparak, transistörü aşırı voltajın etkisinden korurlar.
DİREKSİYON : Bir aracı istenilen tarafa yönlendirmek için ön tekerleklerin istikametini sağa veya sola değiştiren mekanizma.
DİREKSİYON DİŞLİLERİ : Direksiyon simidinin dönme hareketini doğrusal harekete çevirerek aracın ön tekerleklerine ileten, direksiyon milinin ucuna yerleştirilmiş olan dişlilerdir.
DİREKSİYON SİMİDİ : Aracı istenilen yöne çevirmeye yarayan, direksiyon milinin ucunda bulunan çember formunda olan bir parçadır.
DİSK BALATA : Disk balatalar, kaliperin içinde karşılıklı olarak yer alan ve frene basıldığı anda fren diskini iki yandan sıkıştırarak aracın yavaşlamasını veya durmasını sağlayan fren sistemi parçalarıdır. Bu süreçte aracın kinetik enerjisi, balata ve fren diski üzerinde ısı enerjisine dönüşür. Disk balata ve fren diski çok yüksek sıcaklıklara maruz kalırken, aynı zamanda sürtünmeden dolayı parça yüzeylerinde aşınmalar meydana gelir. Belirli bir kullanımdan sonra incelmeye başlayan disk balatalar yüzünden aracın frenleme performansı düşer. Bu nedenle belirli periyotlarda disk balataları yenileri ile değiştirmek gerekir. Balata değişimi mutlaka her iki tekerlekte de aynı zamanda yapılmalı ve daima kaliteli disk balatalar tercih edilmelidir.
DİSPERSAN KATKILAR : Bu katıklar, deterjan sayesinde motorun içinde çözülen pisliklerin etrafını sararak bunların, ateşleme odasına, supap odalarına, yağ kanallarına, filtre elemanlarına ve motor çeperine yapışmasını önler. Çok küçük parçalar halinde pisliğin yağ bünyesinde askıda kalması özelliği dispersan katığı sayesinde sağlanır.
DİSTRİBÜTÖR : Yüksek voltajlı akımı, motorun ateşleme sırasına göre bujilere dağıtan bir elektrik sistemi cihazıdır.
DİSTRİBÜTÖR KAPAĞI : Genellikle bakalitten imal edilen bir kapaktır. Kapak içinde, ateşleme bobininden gelen yüksek voltajın bujilere iletilebilmesi için motor silindir sayısı kadar eşit aralıklı madeni uçlar bulunmaktadır.
DİSTRİBÜTÖR TABLASI : Platin takımı ve kondansatörü üzerinde taşır. Mekanik avanslı distibütörde sabit olarak gövdeye bağlanmıştır.
DISTRONIC : Mercedes Benz'in mesafe takip radarlı akıllı hız sistemine verdiği isim. Elektronik takip sistemi. Sistem öndeki araçla olan mesafe tehlikeli sekilde azalinca motor gücünü azaltiyor yada fren yaparak aracı yavaşlatıyor.
DİŞLİ BOŞLUĞU : Birbirini döndüren iki dişlinin arasındaki boşluk.
DİŞLİ ORANI : Birbirini döndüren iki dişlinin veya milin dönme oranları.
DİŞLİLER : Bir milden diğerine dönme hareketini ileten, güç aktarımında kullanılan parçalardır.
DİŞLİ YAĞLARI : Hassas olarak işlenmiş dişli yüzeylerinde kullanılan yağlardır. Bu tür dişli yüzeylerinde korozyona ve yağın kalınlaşmasına neden olacak maddelerin meydana gelmememsi için dişli yağlarının stabiliteye sahip olmaları gerekmektedir.
DİYAGRAM VERİMİ : Endikatör diyagramından ölçülen işin, teorik çevrim diyagramından ölçülen iş oranına diyagram verimi denir.
DİZEL ÇEVRİMİ : Dizel motorlarda, havanın silindire emilerek sıkıştırılmasının ardından motorin pükürtülür. Sıkıştırılan havanın sıcaklığı ile motorinini tutuşması sağlanır. Dizel motorlarda bu şekilde gerçekleşen çalışma düzenine dizel çevrimi denir.
DONMA NOKTASI (YAKIT) : Yakıtın katılaştığı veya donduğu sıcaklık derecesine donma noktası denir.
DOT : Amerikan Taşımacılık Departmanının (US Departmant of Tarnsportation) fren hidrolik yağları için belirlemiş olduğu standartların kodu. Piyasada DOT3, DOT4, DOT5 olmak üzere üç çeşit hidrolik yağı satılmaktadır. Dot değeri arttıkça fren hidrolik yağının kaynama noktası yükselir ve ürünün kalitesi artar.
DOHC (Double Over Head Camshaft) : Üstten çift egsantrikli motor.
DÖNER PİSTONLU MOTOR (ROTARY-WANKEL MOTOR) : 1954 senesinde Felix Wankel tarafından geliştirilmiş bir motor türüdür. Bu motorda silindir geometrik elips biçimi şeklindedir. Bu motorun çalışma prensibi kısaca, yakıt odasına sahip blok içinde üçgen şeklinde bir döner pistonun dönerek, silindir içinde değişik yakıt hacimleri ve sıkıştırma oranları meydana getirmesidir. Günümüzde ağırlıklı olarak sadece Mazda tarafından devam ettirilen, geliştirilen ve uygulamaya konulan bu motor teknolojisi, Avrupa'da piyasadan kalkan RX-7'nin yerini alan RX-8'de kullanılıyor.
DÖRTLÜ KARBÜRATÖR : Dört boğazlı karbüratöre dörtlü karbüratör denir.
DÖRT ZAMANLI MOTOR : Dört zamanlı Otto motoru prensiplerine göre geliştirilmiş olan dört zamanlı çalışma sistemi olan motorlardır. Bu dört zamanı emme, sıkıştırma, iş (güç, yanma, genişleme) ve egzoz olarak sıralanır.
DSC : Elektronik Stabilite Proğramı ESP'nin BMW'deki adı. sistemidir.
DSP (Dynamic Shift program) : Sürücünün kullanim tarzina göre vites degisimini hizli yada konforlu yapan akilli otomatik sanziman.
DSTC : Volvo'nun ESP ve ASR ile birlikte çalışan Dynamic Stability and Traction Control yani Dinamik Stabilite ve Çekiş Kontrol Sistemine verdiği ad.
DUMMY : Çarpışma testlerinde otomobilde oturan, insan vucuduna benzeyen ve üzerinde birçok sensör bulunan plastik makete verilen isimdir. Gerçek çaprışmalarda insan vücudunda oluşabilecek yaralanma riskinin hesaplanmasına olanak verir.
EBD-EBV : Elektronik fren gücü dagiticisi.
ECE : Economic Commission for Europe
ECOTEC : Opel’in ekonomi, ekoloji ve teknoloji anlamina gelen motoru.
EDC : Electronic Diesel Control: Enjeksiyonlu dizellerin elektronik kontrol sistemidir.
EDLS : Elektronik Diferansiyel Kilidi.
E-gaz : Gaz pedali ve motor arasindaki elektronik baglanti.
EHB : Daha gelisim asamasinda olan elektrohidrolik fren sistemi.
EMV : Arac elektroniginin elektro-manyetik alanlardaki davranisi. Yuksek gerilim alanlarindaki gercek davranis test edilir.
EPS (Elektro Power Steering) : Elektrik motorlu hidrolik direksiyon sistemi.
EON : Enhanced Other Network: oto-radyoda diger vericilerden alinan trafik bilgiler verilir.
ESP (Electronic Stability Program) : Elektronik savrulma önleyici sistem. Temel prensip, fren sisteminin aracın yönlendirilmesi amacıyla kullanılması üzerine kurulmuştur. Frenleme esnasında tekerleklerin kilitlenmesini önleyen Anti Blokaj Sistemi (ABS) ve kaygan zeminde aracın patinaj yapmasını engellyen Antipatinaj sistemi (TCS), ESP'nin belkemiğini oluşturan sistemlerdir. ESP paketi içinde yer alan direksiyona bağlı bir sensör, direksiyonun dönüş açısı ile aracın gidiş yönü arasındaki tutarlılığı kontrol eder. Eğer arada bir sapma bulunuyorsa ESP derhal devreye girerek öncelikle tekerleklere aktarılan motor gücünü azaltır. Bu şekilde araç kontrol altına alınamadığı taktirde ESP, aracı gidilmek istenen yönde tutmak için tekerlekleri birbirinden bağımsız olarak frenlemeye başlar ve bu süreç araç kontrol altında tutlacak duruma gelene kadar devam eder.
ETC : Elektronik Traksiyon Kontrolu
ETS : Elektronik Stabilite Sistemi. ASR ile iliskilidir
EURO NCAP : European New Car Assessment Programme kelimelerinin kısaltılması olan Euro NCAP, 1997 yılında kurulmuş olan, Avrupa'da üretilen birçok aracın çarpışma testlerini gerçekleştiren ve test sonuçlarına göre her araç için şu anda 5 yıldız üzerinden puanlama yapan bir kuruluştur.
FACE LIFT : Aracın dış görünüşünde yapılan tasarım rötuşu, makyaj.
FADING : Frenlemede fren balatalarının ısınması sonucu, fren mesafesinin uzamasına yol açan durum. Fren pedalına uygulanan basıncın artması ve fren pedal yolunun uzaması "fading"in yol açtığı öteki sorunlar arasında sayılabilir.
FAN : Bir motorda yakılan yakıtın ortalama yüzde 70'i ısıya çevrilir. Ortaya çıkan sıcaklığı düşürme görevi ise su soğutma sistemiyle birlikte fanın görevidir. Su soğutma sisteminin kullanıldığı modern araçlarda su, motorun sıcaklığını absorbe eder ve bu arada suyun kendisi de ısınır. Isınan suyun soğutulması görevi ise aracın en önündeki radyatör ve fanın görevidir. Isı belirli bir derecenin üstüne çıktığında elektronik beyin ya da termostat fanın çalışmasını sağlar, fan da radyatörden geçerken ısınan sudan transfer olan sıcaklığı dışarıya üfler.
FAR YIKAMA SİSTEMİ : Far yıkama sistemi, farların ön kısmına yerleştirilmiş su püskürtme memeleri sayesinde, çamurlu ve karlı havalarda suyu far camına püskürtüp camı temizleyerek sürücüye daha iyi görüş sağlar. Kimi modellerde far silecekleriyle de desteklenen bu sistemin ayrı bir su kabı ve elektrik motoru bulunabilir.
FREN ANA MERKEZ : Fren ana merkezi, araç sürücüsünün fren pedalı yardımıyla servo frene ve servo frende şiddeti yükseltilen mekanik kuvveti, hidrolik fren basıncına dönüştürerek, ana merkezin üzerindeki rezarvuarda bulunan fren hidrolik yağını, tekerleklerdeki sıkıştırma elemanlarına aktarır.
FİLAMAN : Ampul içerisinde bulunan ve elektrik verildiğide ısınarak ışık saçan tele filaman denir.
FIS : Surucu enformasyon display, eski adi yol bilgisayari. Geride birakilan mesafe, ortalama hiz, genel tuketim, dis sicaklik gibi ilginc veriler goruluyor.
FLOATING CAR DATA : Hareket eden araclarin gonderdigi veriler, telematik hesaplarina katilir.
FPS : Yangin önleme sistemi
FREN BORUSU : Fren boruları, fren hidrolik yağını ana merkezden alıp tekerleklerde yer alan fren elemanlarına aktarma görevini sağlayan parçalardır. Boru iç çapı genellikle 2.5 mm olup, dış çapı ise 4.5 mm'dir. Çelikten üretilen fren boruları çoğu zaman paslanmaya karşı plastik bir katmanla kaplanır.
FREN DİSKİ : Fren diski, araçların genellikle ön tekerlerine monte edilen ve disk yardımıyla frenleme esnasında sıkıştırılarak aracın yavaşlamasını veya durmasını sağlayan parçadır. Fren diskleri, günlük kullanım için dökme demir veya çelikten üretilir. Frenleme esnasında çok yüksek sıcaklılara maruz kalmaları nedeni ile diskin hızlı bir şekilde soğutulması büyük önem taşır.
FREN DİSKİ SİLME SİSTEMİ : Şiddetli yağmur yağdığında fren diskleri ince bir nem tabakası ile kaplanır. "Brake Disk Wiping", yani fren diski sile sistemi, bu durumda fren balatalarını belli aralıklarla çok kısa bir süreyle hafifçe disklere bastırmak suretiyle suyu tahliye edip gerektiğinde daha hızlı bir fren tepkisi almayı sağlar.
FREN GÜÇ DAĞILIMI : Tekerleklere aktarılan frenleme gücünün dağılımına fren güç dağılı denir. Araçlarda ön tekerleklere, arka tekerleklere kıyasla daha fazla frenleme gücü aktarılır.
FREN KALİPERİ : Disk balataların oturduğu döküm parçadır. Ana merkezden gelen hidrolik basıncın içinde bulunan hareketli pistonu itmesi sayesinde disk balatalarını sıkma sureti ile aracın yavaşlaması veya durması sağlanır. Aynı şekilde fren pedalı serbest bırakıldığında da otomatik olarak balatalar dikten ayrılır.
FREN SİSTEMİ : Aracın yavaşlaması veya durması için kullanılan sistemlerdir. Fren pedalına basıldığı zaman, araç sürücüsünün uyguladığı güç, servo fren yardımıyla arttırılarak fren ana merkeze aktarılır. Ana merkez üzerindeki rezervuarda bulunan fren hidrolik yağı, ana merkez üzerinden tekerleklee yakın olarak konumlandırılmış kaliperlere veya tekerlek silindirlerine akar. Bu sayede disk balatalar veya balatalı pabuçlar, tekerleklere monte edilmiş olan diskleri veya kampanaları sıkıştırarak aracın fren yapmasını sağlar.
FREN TAMBURU (KAMPANA) : Fren tamburu, kampanalı fren sistemi kullanılan araçlarda bulunur. Tekerlek ile direkt olarak bağlantılı olup, frenleme esnasında balatalı pabuçların sıkıştırması sonucunda aracın yavaşlamasını ve durmasını sağlar.
FREN TABLASI : Fren tablası, kampanalı fren sisteminde balatalı pabuç, teker silindiri, levye ve bağlantı yaylarının oluşturduğu platformdur.
FREN TEKER SİLİNDİRİ : Fren teker silindiri, kampanalı (tamburlu) fren sistemlerinde balatalı pabuçların kampanayı sıkıştırarak aracın frenlemesini sağlar.
FSI : Volkswagen grubu araçlarında kullanılan direkt benzin enjeksiyonlu motorları ifade eden teknoloji olan FSI'ın en büyük avantajı aynı hacimdeki başka bir motorla karşılaştırıldığında daha az yakıt tüketimiyle daha fazla güç sunabilmesidir.
GAZ JENERATÖRÜ : Hava yastiklarini saniyenin ondalik dilimleri içinde şişiren araçtir.
GAZ KELEBEĞİ : Karbüratör karışım boğazının alt kısmında bulunan yuvarlak bir disk. Ekseni etrafında dönerek silindirlere giden karışım miktarını arttırır veya azaltır.
GDI : Mitsubishi’nin “Direkt Enjeksiyonlu benzinli” motoru
GPS : Global Positioning System (Küresel Yer Belirleme Sistemi) kelimelerinin kısaltılmışı olan GPS, özellikle donanımında yer harita yardımı olan araçlarda kullanılmaktadır. Uydudan aracın dünyada o an bulunduğu yeri tespit eden GPS sistemli araç içi bilgisayar, buna göre araçta yüklü olan haritadan sürücüyü gitmek istediği yere yönlendirir.
GRIP : Yol tutuş'un ingilizcesi.
GT : İtalyanca Gran Turismo (Büyük Tur) kelşmelerinin kısaltılmışı olan GT, esas olarak sedan karoserde sportif özellikler barındıran araçlar için kullanılan bir terimdir.
HALDEX : Esas olarak fren ve süspansiyon sistemleriyle bilinen bir kuruluş olan Haldex, aynı zamanda dört tekerlekten çekiş ve hidrolik sistemleri de üretmektedir. Havalı fren ve süspansiyon sistemlerinde uzmanlaşmış olan Haldex, İsveç kökenli bir yan sanayi kuruluşudur.
HARDTOP : Metal tavanlı, B sütunu olmayan potomobillere verilen ad. Hardtop özellikli bir otomobil tavanının çıkarılabilmesi ya da içeri katlanabilmesi sayesinde cabrio görünümüne kavuşabilir.
HATCHBACK : Bagaj kısmı arka camla birleşik olan ve üzerinde stop lambalarını da barındıran otomobil tasarımı.
HAVA DEBİMETRESİ : Air Flow Meter: Hava debimetresinin içerisinde, hava akımının şiddetine göre hareket eden bir kapak bulunmaktadır. Bu kapağa bağlı bir potansiyometre, kapağın hareketine göre değişen elektrik akımını beyine iletir. Beyin, elde edilen verilere göre gerekli yakıt miktarının püskürtülmesini sağlar.
HAVA FİLTRESİ : Hava filtresi,motorun emdiği havanın içerisindeki toz partiküllerini süzerek motorun aşınmasını engeller. Kağıt kartuştan oluşan hava filtresi, süzem görevinin yanısıra emilen havanın sıcaklığının düzenlenmesi ve aynı zamanda emiş gürültüsünün de azaltılmasına yardımcı olur.
HAVA KANALCIKLI FREN DİSKİ : Fren diskleri frenleme esnasında çok yüksek derecede sıcaklıklara kadar ısınırlar. Özellikle performansı yüksek olan araçlarda kullanılan fren disklerinde bulunan hava kanalcıkları yüzeyin daha büyümesini ve kanalcıkların içinden hava akışını sağlayarak, diskin daha çabuk soğumasına olanak verirler.
HAVA KÜTLE ÖLÇER : Hava kütle ölçer, hava filteri ile manifold kelebeği arasında bulunur ve emilen havanın kütlesini ölçer. Platin telli ve platin filmli olmak üzere iki tip kütle ölçer vardır ve bunlar aynı prensibe göre çalışmaktadır. Bir sıcaklık sensörüne bağlanmış elektrikle ısıtılan ince tel veya film, debimetreden geçen havanın etkisiyle soğumaya başlar. Sıcaklık sensörü vasıtası ile havanın soğutma derecesi ölçülür ve bu veriler beyine gönderilir. Ölçülen havanın kütlesine göre beyin, gerekli yakıt miktarının enjektörleren silindire gönderilmesini sağlar.
HAVA YASTIĞI : Pasif güvenlik sistemi elemanlarından olan hava yastığı, belirli hız üzerinde gerçekleşen çarpışmalarda açılarak sürücü ve/veya yolcuların yaralanmasını engeller. Hava yastıklı araçlarda, aracın içindeki hava yastıklarının adedi ve konumuna göre, çeşitli sensörler bulunur. Ortalama 30 km/s ve üzerindeki çarpışmalarda, çarpmanın geldiği yöne göre hava yastıkları saliselerle ölçülen sürelerde açılır ve araç içindekileri olası yaralanmalardan korur.
HAVALI FREN SİSTEMİ : Havalı fren sistemlerinde, hava tankı içindeki sıkıştırılmış hava frenlemede kullanılır. Hava kanallarının içinden geçen sıkıştırılmış hava, 100 psi'ye kadar basınç sağlayarak özellikle büyük hacimli araçları frenlemede etki sağlar.
HC : Hidrokarbonlarin kimyasal kisaltmasidir. Atik gaz bulunmasi istenmez, bu yuzden katalizatorde temizlenmesi gerekir.
HDC : Hill Descent Control (Yokuş İniş Kontrolü) kelimelerinin kısaltılmışı olan ve genellikle 4*4 araçların donanımında bulunan HDC, yokuş aşağı inerken aracı belirli bir hızda sabitlemeyi sağlar. Böylece araç fren pedalı kullanılmasına gerek kalmaadn uzun yokuş aşağı yolları güvenle katedebilir.
HDI : High Pressure Direct Injection (Yüksek Basınçlı Direkt Enjeksiyon) kelimelerinin kısaltılmışı olan HDI, common rail teknolojisini kullanan dizel motorlar için Peugeot Citroen grubunun Ford ile ortaklaşa geliştirdiği, daha etkin yakıt kullanımı ve daha az emisyon sağlayan motor çeşididir.
HIBRID (HYBRID) : Bünyesinde iki ayrı kareket ettirici gücü barındıran araçlara verilen ad olan hibrid, daha çok üzerinde içten yanmalı bir motorla elektrikli başka bir motor bulunan araçlar için kullanılan bir terimdir. Elektrik motoru gücünü bataryalardan alırken, içten yanmalı motor dizel ya da benzin yakar. Hibrid araçlar belirli hızlara kadar elektrik motoru kullanırken belirli bir hızdan sonra daha fazla güç üreten benzinli ya da dizel motoru harekete geçirirler. Hibrid araçlar bu özellikleri dolayısıyla daha az yakıt tüketirken çevreye de daha az zaarlo gaz ve partikül yayarlar.
HYDROPNOMATİK : Karoserde çelik kollu süspansiyonlar yerine hidrolik kollarin kullanılması. Sadece Citroen tarafından kullanılmaktadır.
HİDROLİK DİREKSİYON : Az bir kuvvetle direksiyonun kolayca çevrilmesini sağlayan sistem. Sistemin motordan aldığı destekle sağladığı hidrolik basınç sürücünün direksiyonu kolaylıkla çevirmesine olanak vermektedir.
HILL HOLD CONTROL : Hill Hold Control, yani yokuş tutuş kontorl sistemi sayesinde, yokuştaki kalkışlarda aracın geriye doğru kayma sı önlenir. Burada fren sistemi, fren basıncını otomatik olarak sabit bir seviyede tutar ve sürücünün yeniden gaza basmasına kadar geçen sürede aracın geriye kayması önlenir.
HUD : (Heads-up Display). İlk olarak savaş uçaklarında kullanılan ve sürücünün yoldan gözünü ayırmadan araç hakkındaki bilgileri ön camadan alabilebileceği sistem. Sistem sahip olduğu projektör sayesinde transparan bir ekrana, yani ön cama gerekli bilgileri yansıtır.
I-DRIVE : BMW tarafından geliştirilen ve otomobillerdeki mevcut çok sayıdaki kontrol elemanını, orta konsoldaki bir joystick ve daha az sayıdaki düğmeyle değiştiren bilgisayar ağırlıklı sistem.
IMMOBILIZER : Bir aracın anahtarı kopya edilse dahi ya da anahtarsız herhangi bir şekilde çalıştırılmaya teşebbüs edilse bile bunu engelleyen sistem. Immobilizerli araçlarda aracın elektronik beyninin araç anahtarının içindeki mikro haberleşme aygıtıyla irtibata geçmesiyle araç çalıştırılabilir.
INÇKÜP (Cubic Inch) : Otomotiv sektöründe motor hacmini ölçmek için kullanılan inçküp, geçmiş yıllarda Amerika ve İngiltere'de Tercih edilen bir hacim birimiydi. Günümüzde bu ülkelerde de cc yani kübik santimetre (cubic centimetre) tercih edilmektedir. 1 inçküp 16.3870641 kübik santimetreye denk gelir.
INTERCOOLER : Intercooler sistemi turbo beslemeli araçlarda kullanılan bir sistemdir. Turboşarjörde hava sıkışırken aynı zamanda da ısınır. Aynı koşullar altında sıcak hava, soğuk havadan daha az yoğundur ve yüksek sıcaklık silindirlerin şarjına negatif etki yapar. Bu yüzden turboşarjör ve motor arasında bir intercooler kullanılır. İntercooler silindir şarj süresindeki verimi arttırır. Çünkü sıcaklığı düşürülerek daha yoğun hale getirilen hava ile yanma için silindirlere daha fazla oksijen sağlanır. Sonuç olarak daha fazla tork ve daha fazla güç elde edilir. Silindire giden havanın sıcaklığın düşürülmesi aynı zamanda silindirin sıkıştırma hareketi sonucunda üretilen sıcaklığı da düşürür, bunun da çeşitli avantajları vardır. Bu sayede daha yüksek ısıl verim ve dolayısıyla daha düşük yakıt tüketimi sağlanırken dizel araçlarda kurum oluşumunu azaltır. Ayrıca benzinli araçlarda vuruntuya meyil azaltılabilmektedir. Bunun dışında düşük yanma sıcaklığından dolayı egzoz gazı olarak çıkan azot oksit (NOx) miktarı da azalır. Intercooler, sıcaklığı düşürme işlemini havayı soğutarak veya ayrı bir soğutucu devre kullanarak yapar.
ISOFIX : Çeşitli bağlantı noktaları sayesinde arka koltuğa monte edilen ve bebeklerin ya da küçük yaştaki çocukların yanında birisi olmadan güvenlice seyahat etmesini sağlayan koltuk tipi.
IŞIK AKIMI : Isik kaynaginin gucunu belirler.KARE MOTOR : Strok ve silindir çapi esit motorlar.(Opel’in Ecotec’i)
KW : Kilowatt
KATALİTAZÖR : Egzost sisteminin parcalarindan biridir ve atik gazdaki zararli gazlarin azaltilmasini saglar. Yuksek isiya dayanikli celik yuvasinin icinde sayisiz monolit doku bulunur. Herbirinde ozel platin yuzeyler bulunur. Monolitlere alternatif olarak 0.5mm kalinliktaki metal folye de kullanilabilir.
KLİMA : Buzdolabi gibi calisir; Komprasor araciligi ile gaz maddesi basinc altina alinir, isinir ve sivilasir, sonra sogutulur. Buharlastiktan sonra hemen hizla sogutulur. Komprasor motoru icin yakit tuketimi hafif yukselir.
KOMPRESSOR : Amaci turbo ile aynidir. Fakat gücünü kayis yardimiyla motordan alir. Hava veya klimada sogutulacak maddeyi sikistiran pompadir. Jaguar, Mercedes ve diger ureticiler, kompresorleri motor gucunu arttirmak icin kullanir. Motor da kompresorun calismasi icin biraz daha fazla yakit tuketir.
KRYOGEN TANK : Eksi 253 dereceye kadar sivi hidrojenin korunmasini saglar. Cok iyi izole olmasi gerekir, aksi takdirde isi alimi ile yakit deposu kapasitesinin yuzde 2'si bir gunde kaybolur.
LANMDA SONDAJI : Atik gazdaki oksijen. Katalizatorun uygun calismasi icin onemlidir.
LED : (Ligtht Emitting Diode)LED elektrik akımı verildiğinde ışık saçan diyot olarak tarif edilebilir. LED günümüzde modern araçların sinyal ve stop lambalarında kullanılmaktadır. Ampul ile kıyaslandığında çok daha hızlı reaksiyon vermesi nedeni ile aracı arkadan takip eden sürücünün frenleme için daha hızlı davranmasına olanak verir.
LEV : (Low Emission Vehicle Standarts)LEV, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde satılacak araçlar için emisyon değerlerini belirleyen standartlardır. Günümüzde ABD'nin başka eyaletleri tarafından da uygulanan bu standartlar, 2004 yılından itibaren yerini LEV II standartlarına bırakmıştır.
LİMİTÖR : Kompansatörle aynı fonksiyona hizmet eden parçadır. Fakat kompansatörden farkı aracın üzerindeki yükün dikkate alınmamasıdır.
LPG : (Liquified Petroleum Gas) LPG, basınç altında ya da belirli bir derecenin altında tutularak sıvı halde saklanabilir. Fiyatı benzine göre ucuz olan LPG'de daha az emisyon üreterek yüksek oktan değerlerine ulaşılırken, tüketim benzine göre daha fazladır. Günümüzde benzinli motorlar çeşitli işlemlerle LPG'li sistemlere çevrilebilmektedir.
LSD : (Limited Slip Differential - Sınırlı Kaydırmalı Diferansiyel) Özellikle virajlarda ve kaygan yolda otomobilin kaymasını önleyen ve normal diferansiyelden daha gelişmiş bir diferansiyel sistemi olan LSD standart diferansiyelden farklı olarak hızlanma ve yavaşlamada aracı kontrol eder.
MACPHERSON : MacPherson, helezon yayı ve darbe emicilerin alt traverse bağlanmasını sağlayan ve günümüzde yaygın olarak kullanılan bir süspansiyon sistemidir. İlk MacPherson'larda alt traversler yerine yanal bağ ve anti çapraz stabilizatörler bulunmaktaydı.
MARŞ MOTORU : İçten yanmalı motorlar ister benzin isterse dizel olsun ilk hareketlerini sağlamak için bir yardıma ihtiyaç duyarlar. Motorun tork üretebilmesi için önce motorun hareketini engelleyen dirençlerin yenilmesi için belirli bir momentum oluşturulmasına gerek vardır. Marş motoru, aracın motora yukarıda bahsedilen ilk hareketini verir. Marş motoru aküden aldığı elektrik enerjisini elektomanyetizma prensibine göre mekanik elektriğe çevirir. Oluşturulan bu mekanik enerji ile marş dişlisi üzerinden motorun volanı döndürülerek ihtiyaç duyulan ilk hareket sağlanır. MArş motoru üzerindeki marş otomatiği adlı komponent ise marş dişlisini volana doğru itme ve uzaklaştırma görevlerini yerine getirirken marş motorunda hareket enerjisi oluşturmak için aküden gelen gerekli akımı kumanda eder.
MARŞBİYE : Bir aracın karoserinin her iki yanındaki eşiğe verilen ad.
MAZOT FİLTRESİ : Mazot filtreleri,dizel enjeksiyonlu araçlarda yakıtın içindeki kirliliğin motora zarar vermeden süzülmesini sağlar.
MİKRO FİLTRE : Elekrostatik güç yüklü mikro filtre, havalandırma sisteminde boyutu 5 mikrona kadar olan polen ve toz parçalarını absorbe etme özelliğine sahiptir.
MOTOR BOĞULMASI : Enjektördeki ya da karbüratördeki herhangi bir arıza nedeniyle motora gerektiğinden fazla yakıt gitmesi, hava filtresinin tıkalı olması, yanlış karbüratör ayarı, jiklenin uzun süre çekili tutlması gibi birçok nedenden dolayı motora yeterli havanın gitmemesi nedeniyle yaşanan duruma verilen addır.
MPV : Çok amaçli araç.(Opel Zafira)
MPI : Cok noktali enjeksiyon. En uygun yakit yanmasi saglanir.
MONOKOK : Gövdenin şasi, motor ve süspansiyon sistemiyle birleştirilmiş haline verilen ad. Monokok gövdeli araçlarda, ağırlık dağılımı ve dayanıklılık üst seviyelerdedir ve üretim maliyetleri yüksektir.
MOTRONIC : Motronic sistemin amacı, hava ve yakıt beslemesini ve ateşleme işlemini elektronik olarak sürücünün isteğine uyarlamak ve optimize etmektir. Yeni sistem L-Jetronic ile elektronik ateşleme sisteminin birleşiminden oluşmuşturç Bu kumanda şekli önemli teknik avantaj sağlar. 25 yıl önce Motronic sistemi kullanılmaya başlamadan önce, yanıcı karışımın oluşumunu ve bujinin ateşleme kıvılcımının tetiklenmesini mekanik bir düzenek sağlıyordu. Bu düzenek yalnız yüksek yakıt tüketimine değil, ayrıca yüksek miktarda zararlı emisyonların da oluşmasına neden oluyordu. Günümüzde ise Motronic sistemi çok sayıdaki sensörden gelen verilerden yararlanarak her püskürtme ve ateşleme işlemi için en iyi değerleri hesaplar. Bu hesaplama ve kumanda adımı dakikada 6binden fazla defa gerçekleşir. Motronic'in çekirdeği, bir mikro işlemciden ve bellekten oluşan bir elektronik kumanda cihazıdır.
MOZ : Motor oktan sayisi. Farkli bir metot ilede ROZ hesaplanir. Yakitin yakma gucunu verir. MOZ, ROZ'dan biraz daha dusuktur.
MSR : (Motor Schleppmomenten Regelung) MSR modifikasyonu, Otomatik Stabilite Kontrol Sistemi (ASC) tarafından kontrol bir alt sistem olarak açıklanabilir. Zeminin gevşek ve kaygan olduğu durumlarda kayma ve sürüklenme eğilimini kontrol eden bu sistem ancak 20 km/s'nin üzerindeki hızlarda devreye girer.
NM (NEWTONMETRE) : Newtonmetre birimi, bir nesneyi 1 metre kareket ettirmek için kaç Newtonluk güce ihtiyaç duyulduğunun ölçümüdür. 1 Newton 100 grama eşittir. Nm motorlu araçlarda tork (döndürme gücü) birimi olarak kullanılır.
NAVİGASYON SİSTEMİ : Küresel yer belirleme sistemiyle (GPS) entegre çalışan navigasyon sistemi, bünyesine yüklenmiş harita sayesinde bulunduğu bölgeyi aracın sürücüsüne tam olarak bildirir. Genellikle konsolun ortasına yerleştirilen ve büyükçe bir ekrana sahip olan modern navigasyon sistemlerinde, sürücünün gideceği yeri sisteme girmesi durumunda en kısa yoldan en hızlı şekilde hedefe ulaşılabilir.
NIGHT VISION : (Gece Görüş Sitemi) Kızılötesi algılayıcılarıyla ya da ısıyı tespit edebilme yeteneğine sahip kameralı sensörlerle çalışan Night Vision yani gece görüş sitemi, havanın karanlık olduğu ve özellikle yolun yeterli aydınlatmaya sahip olmadığı durumlarda, sürücüleri engellere karşı uyarır. HUD (Heads-Up Display) sayesinde ön camın hemen altında da yolun gece görüşü kamerasıyla çekişmekte olan ayrı bir görüntüsü gecikmeksiz olarak sürücüye gösterilir.
NİTRO : Azot-metan (nitromethane) karışımı olan ve yaygın bilinen adıyla nitro olarak adlandırılan yakıt türü. Esas olarak benzinden daha az enerji veren nitro, patlamak için daha az havaya ihtiyaç duyduğundan daha performanslı bir yakıttıt. Her 14.7 birim hava karşılığında ancak 1 birim benzin yakılabilirken, her 1.7 birim hava için 1 birim nitro yeterlidir. Bu da benzine göre yanma odasına 8 kat fazla yakıt gönderilebilmesi anlamına gelir. Nitro'nun sonuç olarak sağladığı avantaj sadece kullanılan yakıtın değişmesiyle ortalama 2.5 kat daha fazla güç artışıdır.
RADIOPHONE : Tek cihazda birleştirilmiş Car Audio seti ve ahizesiz görüşme düzeneği bulunan mobil telefondur.
RADYATÖR : Isı değişimini gerçekleştiren bir bileşen olan radyatör, soğutma sistemi suyla sağlanan araçlarda, motordan geçerek ısınan suyu fanlar vasıtasıyla soğutarak tekrar motora gönderir.
RDS : (Radio Data System) Radyoların FM kanalıyla data transfer edebilme yeteneğine verilen addır. RDS sayesinde radyo ekranında kanalın ismi başta olmak üzere çeşitli bilgiler yazılması mümkün olabilmektedir.
REAL-TIME ÇEKİŞ SİSTEMİ : Çekis normalde ön tekerleklerdedir. Fakat ön tekerlekler patinaja düserse sistem çekis gücünü otomatik olarak arka tekerleklerede iletir.(Honda HR-V)
ROKETLEME : (Kickdown) Otomatik vitesli araçlarda, gaz pedalının sonuna kadar basılmasıyla devreye giren ve daha çok yokuş tırmanışlarında ve ani hızlanmalarda kullanılan sistem. Roketleme sisteminde, gaza aniden yüklenildiğinde daha iyi hızlanma sağlamasını veya yokuşun daha rahat çıkılması için vites bir kademe düşürülür.
REFLEKTÖR : Işık kaynağından (ampulden) gelen ışık huzmelerini yolun üzerine yansıtan farın içinde yer alan aynadır. Reflektörden yansıyan ısşık huzmeleri far camından yola dağıldığı gibi, günümüzün daha modern düz camlı farlarında yol üzerine ışık dağılımı direkt reflektör üzerinden yapılmaktadır. Bu tip reflektörlere HNS (Homegenous numeric calculated surface) reflektör denir. Bu tip reflektörlerin yüzeyi bilgisayar proğramları vasıtası ile çok hassas biçimde hesaplanmıştır.
REZİSTANSLI BUJİ : Parazit filtre rezistanslı bujiler otomobil üreticileri tarafından orijinal donanımda gittikçe daha fazla tercih edilmektedir. Önemli avantajları arasında; radyo yayınlarını bozan daklgaları absorbe etme ve tüm elektronik sistemlerin (örn: ABS, ASR, ESP) fonksiyonunda yüksek güvenirlilik gelir.
RÖLE : Röle, düşük akımlarla yüksek akımları ileten, durduran veya yönlendiren devre elemanıdır.
ROZ : Research oktan sayisidir ve MOZ gibi yakitin yanma gucunu belirtir.
ROADSTER : Tek kapılı olarak tabir edilen ve sürücü dahil sadece iki kişi için oturma yeri bulunan üzeri açılabilir motorlu araçlara verilen ad.
ROTARY MOTOR : (Wankel) Alman mühendis Felix Wankel tarafından icat edilen bir içten yanlamı motor çeşidi olan Rotary ya da öteki adıyla Wankel motor, 4 zamanlı motorların emme, sıkıştırma, patlama ve egzos işlemlerini silindirlerde değil ayrı odacıklarda gerçekleştirir. Klasik yapıya sahip 4 zamanlı motorlarda patlama odasında gerçekleşen genleşme etkisi bağlantı çubuklarıyla krank miline iletilip lineer hareket dairesel harekete çverilerek aracın gitmesini sağlayan güç elde edilmiş olur. Rotary motorda ise herhangi bir lineer hareket üretilmeden üçgen şekilli dışbükey rotarların (döneç) oluşturduğu odacıklarda yanma gerçekleşir. Yanma burada gerçekleştiğinde, rotar aniden dönmeye başlayarak daha az titreşimle daha yüksek devirlere çıkmasına izin verir. Rotary motorların geleneksel pistonlu motorlara göre temel avantajı daha az hacimle daha yüksek devirlere çıkabilmeleridir.
RPM : (Revolutions per Minute) İngilizce dakika başına devir ya da devir/dakika kelimelerinin kısaltılmışı olan RPM, bir motorun o an bir dakika içerisinde ortalama kaç devir çevirebildiğini ifade eder.
RULMAN : Devamlı hareket eden iki parça arasındaki sürtünmeyi azaltan parçaya verilen genel ad.
SAE : (Society of Automotive Engineers) Dünya çapında otomotiv sanayinde görev alan mühendislerin oluşturduğu bir dernek olan SAE (Otomotiv Mühendisleri Derneği), günümüzde oluşturduğu çeşitli standartlarıla tanınmaktadır. Bu standartların en bilineni bir beygir gücü standardı olan HP/SAE'die ve kuzey Amerika'da yaygınlık kazanmıştır. Ülkemizde ve Avrupa'da ise HP/DIN standardı daha yaygındır. HP/DIN standardı HP/SAE standardına göre aynı gücü daha düşük rakamlarla gösterir.
SAHR : (Saab Active Head Restraint) Saab'ın geliştirdiği bir teknoloji olan ve arkadan çarpmalara karşı kafalıkların daha koruyucu bir pozisyon almasını sağlayan SAHR sisteminde, arkadan çarpmaları tespit eden plaka şeklindeki bir dedektörün sayesinde çarpma algılandığı anda kafalıklar ileri doğru hareket ederek, baş ve boyun kısmının zarar görme ihtimalini minimuma düşürür.
SANTİMETREKÜP (cc) : (Cubic Centimetre) Motor hacmini ifade etmek için kullanılan santimetreküp pistonun en üst nokta olan supapların bulunduğu yerden en alt nokta olan silindirin başlangıcına kadar kat ettiği mesafeye silindir çapının dahil edilmesiyle ortaya çıkan rakamdır. Motor hacmini ifade eden diğer bir hacim biçimi inçküptür ve 1000 cc 61 inçkübe eşittir.
SEDAN : 4 kapılı bir karasor şekli olan sedan, C sütunundan itibaren arkaya doğru çıkıntılı yere paralel olan araçlara verilen genel addır.
SENSÖR : Motorlu taşıtların çeşitli bölümlerinde bulunan elektronik tespit aygıtlarına verilen genel ad.
SELESPEED : Tiptronic’den farki manuel olmasi.Fakat otomatik ve yari otomatik olarakda kullanabiliyor.
SELF-LEVELLING SUSPENSION : Süspansiyon sisteminin içinde bulunan bir eleman vasıtasıyla, araca yüklenen yüke göre süspansiyon sisteminin otomatik olarak yüksekliği ayarlamasıdır. Bu sistemde ön ve arkada yükseklik seviyesi ayrı ayrı ayarlanabilir.
SENTETİK MOTOR YAĞI : İçeriğinde petrol kullanılmayan motor yağlarına verilen ad. Petrol bazlı olan mineral yağların aksine, sentetik yağlar kimyasal bazı reaksiyonlarla ortaya çıkarılırlar. Daha yeni teknoloji olan sentetik yağlar içerikleri sayesinde daha iyi performans sağlayabilirler.
SETAN : Dizel motorlarda yakıtın yanma kalitesi ölçüsü olarak "setan" sayısı kullanılır. Setan sayısı ne kadar yükset ie yakıtın kendi kendine yanmaya meyli o kadar fazladır. Setan sayısı 100 çok kolay yanan n-heksadekan'ı, setan sayısı 0 ise yavaş yanan metil-naftalini işaret eder. Modern dizel motorlarda en yararlı çalışma için arzulanan değer, setan numarasının 50'nin biraz üzerinde olmasıdır.
SERAMİK : Cok hafif bir maddedir. Porsche Turbo ve Mercedes CL 55 AMG'de disk fren malzemesi olarak kullanilir. Avantaji asinmaya karsi dayanikli olmasi ve 300.000km civarinda omru olmasidir. Ayrica agirligi yuzde 60 daha azdir ve surus konforunu arttirir.
SIKIŞTIRMA ORANI : Bir silindirin tüm hacminin yanma odasında gidip gelen pistonun en aşağıda durduğu pozisyonla en yukarıda durduğu pozisyonun birbirine bölünmesiyle ortaya çıkan orandır. Sıkıştırma oranlarındaki ikinci sayının her zaman 1 olmasının sebebi ise yukarda bahsi geçen aralıklardaki (pistonların durumuna göre ortaya çıkan hacimler) matematiksel olarak anlaşılabilir sayılara indirgenmesidir. Dizel motorların sıkıştırma oranları dizel yakıtın yapısı sayesinde, benzinli motorlara göre daha yüksektir.
SIRALI MOTOR : Tüm silindirlerin, silindir bloğunun içerisinde düz bir sıra şeklinde dizilmesiyle meydana gelen motor şeklidir. Sıralı motorların alternatifi V motoral olarak görğlebilir.
SİLECEK : Aracın ön camı, arka camı ve farlardaki su, kar ve pislikleri temizlemek amacıyla kullanılan, bir kol ve kauçuk lastikten oluşan sistemdir.
SİLİNDİR : Silindir bloğunun içerisinde yer alan, kendi içerisinde pistonların hareket ettiği ve yanmanın gerçekleştiği, motoru oluşturan en önemli elemanlardan biridir.
SİLİNDİR BLOĞU : Bir motora dışarıdan ilk bakıldığında görülebilecek en büyük dökme parça. Motor bloğu olarak da bilinen silindirbloğu, karterin üst kısmını ve silindirleri içerisinde barındırır.
SİLİNDİR GÖMLEĞİ : Değiştirilebilir bir moto parçası olan silindir gömşeği, silindirlerin içine yerleştirilir ve tüp şeklinde ince bir tabakadan oluşur. Silindirleri tamamen kaplayan silindir gömleğinin kullanılma amacı silindirlerin aşınmasını önlemek ve gömlekler aşındığı taktirde yenisini yerleştirmektir.
SİLİNDİR KAFASI : Silindir bloğunun üst kısmında bulunan demonte edilebilir bir parça olan silindir kafası, birçok durumda supapları da üzerinde barındırarark yanma odasının bir kısmını oluşturabilir. Motorun soğutulması ve yağlanması için gerekli su ve yağ giriş çıkışlarını da içerisinde barındıran silindir kafasının üstünde aynı zamanda bujiler de bulunmaktadır.
SLS : Otomobilin yüksekligini otomatik olarak ayarlayan sistem.(Off Road araçlarda kullaniliyor)
SOFT-STOP : Soft-Stop olarak tabir edilen yumuşak durma sisteminde araç durmadan az önce fren basıncı otomatik olarak sistm tarafından düşürülerek sarsıntısız bir durma mümkün olmaktadır.
SOFT-TOP : Üstü açılabilir otomobillerde üst kısmın yalnızca kumaşla ya da kumaş ağırlıklı olmak üzere kumaş-metal karışımıyla kaplı olmasıdır.
SPACEFRAME : Audi'nin A8 ve A2'de kullandigi aluminyum yuruyen aksamidir. Dokum ve kaynak hafif alasim parcalar aluminyumla birlestiriliyor. Kapilar ve tamponlar normal celik yapilar gibi vidalaniyor. Spaceframe karoserin, celik karosere karsi yuzde 40'lik agirlik avantaji bulunuyor. Dezavantaji ise kaza sonrasindaki pahali tamir masraflari.
SOHC : Üstten tek egsantrikli motor
SPOYLER : Bazı araçların önde tampon altına doğru uzayan ya da bagajın hemen üstünde bulunan, esas amacı aerodinamiği sağlamak olan eleman.
SPOYLERLİ SİLECEK : Silecek süpürgesinin üzerine monte edilmiş olan parça, yüzey alanını arttırır ve karşı yönden gelen rüzgar, araç hızlandıkça sileceği aracın ön camına daha çok bastırı. Böylece sileceklerin yüksek araç hızlarında da cam yüzeyine tam olarak oturmasını ve silme kalitesinin korunmasını sağlar.
SPYDER : 1900'lerin başında iki koltuklu hafif yapılı motorlu taşıtlara verilen ad. 1950'lerde İtalyan üreticiler tarafından yeniden kullanılmaya başlayan bu deyim, üstü açık 2 kişilik spor araçlara verilen adlardan biri oldu.
SRS : Ek güvenlik sistemi havayastigi/emniyet kemer gergisi.
STABİLİZATÖR : Bir aracın yolcu kabininde meydana gelebilecek sallantıların en hafif şekilde hissedilmesini sağlayan komponentlerin tümüne verilen ad.
STEER BY WIRE : Hidrolik direksiyon sistmelerinin, beygir gücünden ve dolayısıyla benzinden çalmasının aksine steer by wire sistemlerinde mekanik bağlantı tamamen ortadan kalkıyor. Elektronik steer by wire sistemlerinin çalışma prensibi tamamen bilgisayar oyunlarındaki gibi gerçekleşiyor ve sürücünün direksiyona verdiği komutlara göre elektronik beyin kendine bağlı küçük bir motor vasıtasıyla tekerlekleri yönlendiriyor.
STOP & GO : Stop & Go denilen dur-kalk fonksiyonu, Adaptive Cruise Control (ACC) mesafe kontrol sisteminin bir eklentisidir. Bu sistem, yakın mesafe sensörlerinin sağladığı verileri değerlendirerek otomatik olarak araç durana kadar fren yapabilir ve daha sonra, trafik yoğunluğunun izin verdiği ölçüde sürücünün müdahalesine gerek kalmadan aracı yeniden hızlandırabilir. Bu fonksiyon, özellikle yoğun trafikte sürücüye büyük bir kolaylık sağlamanın yanı sıra bir güvenlik unsuru olarak da önem kazanmaktadır.
STROK : Pistonun silindirde en alt seviyeden en üst seviyeye kadar kat ettiği mesafeye verilen ad.
SUPER SELECT : Tekerlek çekisini ihtiyaca göre ayarlayan sistem. Bu sistemde çekis 4 sekilde oluyor.1) Sadece arka tekerleklerden >Ön ve arka tekerlekler arasinda dagilim > Ön ve arka tekerlekler arasinda esit dagilim >4) Arazi sanzimaniyla devreye giren klasik dört tekerlekten çekis.
SUSTURUCU : Atık gazların çıktığı egzoz borusunun hemen önünde konumlandırılan susturucu, adından da anlaşılacağı gibi egzozo borusunda oluşan gürültü seviyesinin azaltılmasına yardımcı olur.
SUV : Station ve vanların özelliklerini bünyesinde barındıran ve çok amaçlı kullanıma uygun, çoğunlula 4 tekerlekten çekişli, hafif arazi koşullarına uygun dizayn edilmiş, asfaltta da otomobilleri aratmayan sürüş özellikleri sunan araçlardır.
SÜRTÜNME KATSAYISI : Daha yüksek hızlara ulaşmada ve yakıt ekonomisinde çok önemli bir yere sahip olan sürtünme katsayısı, aracın dizaynıyla direkt olarak ilgilidir. Araç dizaynından başka spoyler vb. ek parçalar yardımıyla da sürtünme katsayısı düşürülebilir. Sürtünme katsayısının ölçülmesinde rüzgar tünelleri kullanılır. Bir aracın sürtünme katsayısı ne kadar düşükse aracın hızlanma değerlerine ve yakıt tüketimine o denli katkıta bulunulur.
SÜSPANSİYON : Yoldan ve sürüşten kaynaklanan şokları emmeye yarayan elemanlardan oluşan süspansiyon sistemi içerisinde, amortisörler, tırsiyon çubukları vb parçalar bulunur.
TAS(Travel Assist System) : Bu sistem bagli oldugu GSM hatti sayesinde kaza aninda otomatik olarak s.o.s gönderiyor.
TCS(ASR-ETC) : Patinaj (çekiş) kontrol sistemi.
TDI : Turbo Dizel Enjeksiyon.
TIPTRONIC : Sanziman ister otomatik ister manuel olarak kullanabiliyor.
TPC : Elektronik lastik basinç kontrolu.
TURBO : Motor’a daha fazla hava girmesini saglayan sistem. Gücünü egsoz gazindan alir.
TWIN SPARK : Silindir basina 2 adet buji.
Vanos : Bmw’nin degisken zamanli subap kontrol sistemli motoru.
VTEC : Honda’nin “degisken zamanli egsantrik mili kontrol sistemli” motoruna verdigi isim.
VVT-I : Toyota’nin “degisken zamanli subap kontrol sistemli” motoruna verdigi isim.
Wankel (Rotary) Motor : Diger motorlardan farki tek silindirli olmasi
Yakit Hucreli Motor : Hidrojenin oksijenle tepkimeye girmesiyle elde edilen elektrigin elektrik motoru yardimiyla harakete dönüstürülmesi.
Yagmur Sensoru : Optik sensorler, on camin islandigini belirtir ve cam silecekleri calismaya baslar. Bu sirada varsa acilir tavanda kapanir
Yari Otomatik Sanziman : Debriyaj pedalinin olmadigi sanzimandir. Bu gorevi elektronik veya hidrolik pedal yapar, Gunumuzde bircok uretici bu sistemi kullaniyor. En son gelisimi ise Opel corsa'da kullanilan elektronik system Easytronik.
Yukleme basinci : Bir turbo motorun havayi yanma odasina gangi basincla ittirdigini belirtir. Basinc ne kadar fazla ise, silindire o kadar fazla oksijen ve yakit gider. Guc de ayni oranda artar
|
|
|
|