Sportif Etkinlikler
Dağ-Doğa Yürüyüşü
Hasandağı dağcılık ve kış sporları yapmaya elverişlidir. Halen yerli ve yabancı dağcı gruplarının rağbet ettiği Hasandağı'nda. Klimatizm, orman içi dinlenme alanı ve yaylacılık ile dağ bisikleti, atlı tur gezintileri ve doğa yürüyüşü yapılmaktadır.
Olta Balıkçılığı
Mamasun, Hirfanlı ve Kültepe baraj göllerinde tatlı su levreğiyle aynalı sazan balıkları yetiştirilmektedir. Yine çok sayıda bulunan göletlerde levrek, sazan, alabalık ve yayın balığı yetiştirilmektedir. Melendiz dağlarından doğan ve Tuz Gölüne boşalan Uluırmak'ta çok sayıda mercan balığı bulunmaktadır. Mamasun Baraj Gölünde yetiştirilen tatlı su ıstakozu (kerevit) yurt dışına ihraç edilmektedir.
Kültür Turizmi
Müzeler ve Örenyerleri
Aşıklı Höyük
Aksaray İli'nin 25 km. güneydoğusundaki Kızılkaya köyünde bir tarafı Melendiz Nehri'ne, diğer tarafı ise tarıma açık tarlalara bakan höyük tarıma elverişli, su kenarına yakın bir yere kurulmuştur. 1989 yılından beri arkeolojik kazılar yapılmaktadır. Aşıklı Höyük Anadolu'da Akeramik Neolitik Dönem'e (günümüzden on bin yıl önce) ait en eski "ilk köy yerleşimlerini" sergileyen önemli ören yerlerinden biridir.
Acemhöyük
Aksaray İli'nin 13 km. kuzeybatısındadır. Yeşilova Kasabası içinde yer alır. 700 x 600 m. ölçülerinde oval biçimli bir höyüktür. Aşağı şehir ile birlikte Anadolu'nun en büyük höyüklerindendir. Yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen veriler höyüğün M.Ö. 3000 yıllarından itibaren iskân edildiğini, en parlak döneminin ise Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nda yani M.Ö. 1800 yıllarında yaşandığını göstermektedir. Şehrin o zamanki ismi kesin olarak bilinmemekle beraber, yerli ve yabancı bilim adamları tarafından Puruşhanda olduğu sanılmaktadır. Koloni Çağı'nda höyük dışında Aşağı Şehir de yoğun bir yerleşime sahne olmuştur. Bu dönemde Anadolu'nun önemli krallıklarından birinin merkezidir. Bu dönem sonunda hem höyük hem de Aşağı Şehir terkedilmiştir. Ancak höyüğün bir bölümüne Erken Hellenistik ve Roma Dönemlerinde yeniden yerleşilmiştir. Höyüğün bütünüyle terkedilmesi ise M.S. 3. yüzyılın başlarına rastlamaktadır. 1517 yılında İran Azerbaycan'ındaki Hoy Kenti'nden gelen 3 oba, höyük eteklerine yerleşerek bugünkü Yeşilova'yı oluşturmuştur.
Kentin en parlak döneminin yaşandığı Koloni Çağına ait III. katta açığa çıkarılmış olan iki saray yapısı yalnız Acemhöyük için değil, Anadolu mimarlık tarihi açısından da önemlidir. Höyüğün güneyinde yer alan Sarıkaya sarayı; kuzeybatısındaki ise Hatipler sarayı olarak isimlendirilmiştir.
Antik Nora Şehri
Aksaray ili, merkez ilçe, Helvadere Kasabası sınırları içindedir. Hasan Dağı'nın (Argaios) eteğinde ve kral yolu üzerinde, Roma ve Bizans Döneminden kalma antik şehir kalıntıları yer almaktadır.
Manastır Vadisi
Aksaray'ın doğusunda 50 km. mesafede, tabii güzellikler beldesi Güzelyurt İlçesi sınırları içinde yer alan 4-5 km. uzunluğunda bir vadidir; döneminin özelliklerini en iyi yansıtan 28 adet kaya oyma kilisesi ve yeraltı şehirleri ile "Küçük Bir Ihlara " görünümündedir.
Vadi boyunca yer alan Sivişli Kilise, Büyük Kilise Camii, Papaz Evi, Kalburlu Kilise, Kömürlü Kilise gibi çok sayıda kilise ve yeraltı şehri önemli kültür ve tabiat varlıklarımızdandır.
Ihlara Vadisi
Aksaray İli, Ihlara Kasabası'nda ve Hasan Dağı'nın kuzeydoğusundadır. Eski adı "Peristremma" olan 14 km. uzunluğundaki Ihlara Vadisi'ni baştan başa kat edip, 100-200 m. derinlikte bir kanyon oluşturmuş olan Melendiz Çayı önce kuzeybatıya Selimiye Kasabası'na, daha sonra ise Yaprakhisar ve Belisırma köylerinin, Ziga kaplıcasının bulunduğu geniş vadiye ve Tuz Gölü'ne yönelmektedir.
Ihlara Vadisi bir yerleşim yeri olmaktan çok bir dini merkez olarak ön plana çıkmıştır.
Dönemin din anlayışını tasvirleriyle ve mimarisiyle canlandıran, freskli veya fresksiz tek ve çift nefli kapalı veya açık Yunan haç planlı ve de şapel biçimli kayaya oyulmuş çok sayıda kilise, vadinin dik yamaçlarında sağlı sollu yer alarak ortadan akan Melendiz Çayı'nın sularıyla bütünleşmektedir.
Vadi, doğal yapısı itibarıyla IX. yy. dan itibaren keşişler ve rahipler tarafından çok uygun bir inziva ve ibadet yeri olarak, savaş döneminde ise gizlenme, korunma yeri olarak kullanılmıştır.
Bugün görülebilir durumda 14 kilise mevcuttur. Bunlardan 10 kadarı canlılığını ve renk uyumunu korumaktadır ve halen gezilebilmektedir.
Vadide yer alan kiliselerde "Hz. İsa'nın Doğumu", "Müjde", "Ziyaret", "Mısır'a Kaçış", "Son Yemek" gibi konuların işlendiği freskler bulunmaktadır.
Musular
Höyük Aksaray'ın yerleşim tarihinin Aşıklı Höyük'ten sonraki en eski örneklerinden birini oluşturan Musular Höyük, Gülağaç ilçesi Kızılkaya köyünde, Melendiz Irmağı'nın batısında yer almaktadır.
Musular'a ilk kez günümüzden 8000 yıl önce yerleşildiği saptanmıştır. Şimdiye kadar iki ana dönem tespit edilmiştir. Bunlardan ilki prehistorik terminolojide "çanak çömleksiz neolitik" olarak adlandırılan akeramik dönemdir.
Sonraki yerleşme evresi "çanak çömlekli" evreye aittir. Bu dönemde yerleşenler önceki yapı kalıntılarını düzlemiş, bunun üzerine kalınca sarımsı renkte bir toprak tabakası sermiş ve bu düzlem üzerine kendi yapılarını inşa etmişlerdir.
Yer Altı Şehirleri : İldeki yer altı şehirleri genellikle Güzelyurt ve Gülağaç ilçelerinde yoğunluk kazanmakla birlikte, gerek merkez ilçe ve gerekse Ortaköy’de de yer altı şehrine rastlamak mümkündür. Güzelyurt ilçe merkezi ve Manastır Vadisi’nde 3 adet açık yer altı şehri vardır. Gülağaç ilçesinde Saratlı Yer Altı Şehri ziyarete açılarak, aydınlatılmıştır.
Camiler, Türbeler
Ulu Camii, Eğri Minare (Kızıl Minare), Tapduk Emre Türbesi (Tapduk Emre Köyü), Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba) Türbesi (Merkez), Kılıçarslan Türbesi (Merkez) : Şeyh Cemaleddin-i Aksarayi İtifakhanesi, Çilehanesi ve Mescidi Aksaray'ın en önemli cami ve türbeleridir.
Aksaray Cami, Türbe ve Kiliseleri
Ulu Cami (Karamanoğlu Cami-Merkez) : Yığma bir tepe üzerinde bulunan caminin kitabesinde, 1408-1409 yıllarında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından Mimar Mehmet Firuz Bey’e yaptırıldığı yazılıdır.
Tipik bir Karamanoğlu eseri olan caminin en önemli özelliği; abanozdan yapılmış, Selçuklu devri ahşap işçiliğinin şaheser bir örneği olan minberidir.
Eğri Minare (Kızıl Minare-Merkez) : Selçuklu dönemine ait olup, 1221-1236 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Minare olarak anılmaktadır.
Taptuk Emre Köyü ve Türbesi (Taptuk Emre Köyü) : Aksaray ilinin kuzeyinde 20 kilometre mesafede bulunan köy, küçük Ekecik Dağı'nın eteğinde kurulmuş olup Taptuk Emre'ye ait olduğu söylenmektedir.
Dağ eteğinin en üst kısmında ise son yıllarda yeniden çevre düzenlemesi yapılan cami ve türbe bulunmaktadır. Taptuk Emre'ye ait olduğu söylenen mezar bozulmadan üst kısmına taş sanduka yapılmıştır.
Yunus Emre Türbesi (Reşadiye Köyü-Ortaköy) : Aksaray ilinin Ortaköy ilçe merkezine 20 km mesafede Reşadiye köyündedir. Türbenin bulunduğu tepe, halk tarafından ziyaret tepesi olarak bilinmektedir.
Kaya Cami (Güzelyurt) : Güzelyurt ilçe merkezindedir. XIV. yüzyıldan kalmış olduğu sanılmaktadır
Selime Sultan Türbesi (Selime Köyü) : Selime köyünde bulunan türbe, gerek mimari, gerekse dekoratif yönden erken devir özelliklerini göstermektedir. Türbede taş ve tuğla işçiliği iç içedir. Mimari stili ve malzemeleri yönünden XIII. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir.
Kilise Cami (Aziz Gregorius Kilisesi) (Güzelyurt) : Güzelyurt ilçe merkezindeki Hıristiyanlık dönemi eserlerinden olup, Ortodoks alemi için büyük önem taşımaktadır. M.S. 385 yılında kapalı haç planında inşa edilmiştir. Daha sonra çeşitli ilave ve tamiratlarla değişikliğe uğrayan kilisenin, çan kulesi minare haline getirilerek camiye çevrilmiştir.
Aziz Anargiros Kilisesi (Güzelyurt) : Güzelyurt ilçe merkezindedir. Kapalı haç planında olan kilise, kubbeleri ve kolonlorı dahil olmak üzere tümü kayaya oyularak yapılmıştır.
Kilise, son olarak 1884 yılında tamir görmüştür. Kubbesindeki 1887 tarihinden, fresklerinin onarımından üç yıl sonra yapıldığı anlaşılır. Günümüzde Vatikan'dan buraya gelip hacı olanlar vardır.
Aziz Anargiros'un yortu günü olan 1 Kasım günleri kilisede hastalar büyük bir tören düzenleyerek sabahlara kadar dua etmektedir.
Sivişli Kilise (Güzelyurt) : Kasaba içinde kayadan oyma bir kilisedir. Kubbede, ortada Hz. İsa ile Hz. Meryem'in, kenarlarda havarilerin portreleri yer almaktadır.
Selime Katedrali (Selime) : Kayalara oyulmuş yüksek bir yerde olan katedral içinde iki sıra halinde sütunlar mevcuttur. Bu sütunlar katedrali üç sahana ayırmıştır.
Kale Manastırı Kilisesi (Selime) : Kapadokya'daki dini kuruluşların en büyüklerindendir. Manastır VIII. ile XIV. yüzyıl veya X. yüzyıl, kilisedeki figürlü freskolar ise X. yüzyıl sonu ile XI. yüzyıl başları arasına tarihlenmektedir. İsa'nın göğe çıkışı, müjde, Meryem gibi tasvirleri vardır.
Yüksek Kilise (Merkez) : Kızlar manastırı olarak bilinen kilise, dik kayalar üstüne taş oymadır. İl merkezine yaklaşık 3 km mesafededir.
Kızıl Kilise (Sivrihisar) : Kırmızı kesme taştan yapıldığı için Kızıl Kilise adını almıştır. Kilise V.-VI. yüzyıla tarihlenmektedir.
Antik Nora Viranşehir (Helvandere Kasabası) : Aksaray'ın 30 km güneyinde Hasan Dağı'nın eteğinde kurulan kasaba, Roma ve Bizans döneminin önemli yerleşimlerindendir. Kasabada bugün bir çok kilise kalıntısı bulunmaktadır. Ayakta kalan yapılar Bizans devrine aittir. Bu kiliseler kısmen tahrip olmuşsa da çeşitli freskler halen göze çarpmaktadır.
Ağaçaltı Kilisesi (Daniel, Pantanossa-Ihlara) : Ihlara Vadisi içerisinde, vadiye giriş merdivenlerinin güney kısmındadır. Freskolarda, vahiy, ziyaret ve doğum, Mısır'a kaçış, Hz. İsa'nın vaftizi ve Hz. Meryem'in ölümü işlenmiştir. Kubbede ise, göğe çekiliş sahnesi yer alır.
Pürenli Seki Kilisesi (Ihlara) : Kayaya oyulmuş dört bölümden oluşmaktadır. Narteks zemininde mezarlar mevcuttur. Freskolar X. yüzyıl başı ile XII. yüzyıl arasına tarihlenmektedir. Peygamberlerin kehaneti, Meryem ve piskoposlar, müjde, ziyaret, çobanların tapınması gibi, İsa'nın çocukluğu ve İncil'den çeşitli sahneleri konu alan tasvirleri önemlidir.
Kokar Kilise (Ihlara) : IX. yüzyılın sonuna veya XI. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen freskolarındaki konular oldukça zengindir. Son yemek, çarmıha gerilme, Mesih'in defnedilişi, göğe çekilme, havarilerin görevleri gibi zaman zaman konu bütünlüğü gösteren tasvirleri ilginçtir. Kilisenin iki mezar odasındaki süslemeler, kırmızı boya ile yapılmış ilk örneklerdir.
Eğritas Kilisesi (Ihlara) : Çok büyük bir tapınak ve vadinin en eski yapılarından olduğu anlaşılan kilisenin Meryem'e ithaf edildiği, doğu duvarındaki bir kitabede belirtilmiştir. İki melek arasında oturan İsa, iki melek ve altı piskopos arasındaki Meryem, Hz. Yusuf'un rüyası, Mısır'a kaçış, vaftiz, Kudüs'e giriş gibi tasvirlerin yer aldığı fresklerin oldukça yıpranmış olmalarına karşın, boyalarının çok renkli ve canlı oluşu dikkat çekmektedir.
Sümbüllü Kilise (Ihlara) : Manastır mekanları iki kat halinde kaya kütlesine oyulmuştur. Mikail ile Cebrail arasında Meryem, İsa ve fırında üç İbrani genci ile azizlerin tasvirleri vardır.
Yılanlı Kilise (Ihlara) : Kuzeyindeki ve güneyindeki dar haç kolları, tavanı kabartma bir haçla bezeli merkez mekanı çevreler. Çarmıhta İsa, Kudüs'e giriş, Mısırlı Meryem'in gömülmesi, ziyaret gibi tasvirler vardır.
Saint Georges Kilisesi (Kırkdamaltı Kilisesi-Belisırma) : Bölgedeki en yüksek kilise olup, 1283-1295 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Kilisenin kitabesi kilisenin tüm çevresini dolanmaktadır. Kilisedeki fresklerde incilin hikaye ettiği tüm konular ile Selçuklu Sultanı II. Mesud'un resmi tasvir edilmiştir.
Bahattin Samanlığı Kilisesi (Belisırma) : Tek koridorlu bir kilisedir. Kuzey ve batı yan duvarlara oyulmuş birer hücre ile güney duvara oyulmuş üç hücre kubbesi de beşik çatı şeklindedir.
Direkli Kilise (Belisırma) : Kilisenin içindeki kapıdan keşişlerin türbelerine ve kilisedeki görevlilerin ikametgahlarına gidilmektedir. Kilise üstündeki sütunlarda ikişer sıra halinde resimler vardır. Azizlerin ve Havarilerin iki taraflarında kitabeler görülür. Bir manastır kilisesi olup XI. ve XIII. yüzyıl lara tarihlenmektedir.
Ala Kilise (Belisırma) : Köyün kuzeyinde ve vadinin doğu yamacında kayaya oyulmuş bir kilisedir. Hıristiyanlığın serbest bir hale gelmesinden sonra yapılmıştır. Cephesinin üst kısmında Havarilerin ve azizlerin resimleri yer almaktadır. Doğum, Anastasis, Kudüs'e Giriş, Mısır, Meryem'in Takdis Edilmesi gibi tasvirler yer almaktadır.
Karagedik Kilisesi (Belisırma) : Dik kayaya yaslanmış otlarla örtülü bir tepe üzerinde kurulmuştur. XI. yüzyıl Bizans üslubunda yapılmış büyük bir kilise olup, Çanlı Kiliseyi andırmaktadı
Hanlar ve Kervansaraylar
Sultanhanı: Konya-Aksaray yolu üzerinde Aksaray’dan 42 km. Aksaray iline bağlı Sultan Hanı Kasabası’nın içindedir Sultan Hanı’nın kitabelerinde çok açık bir şekilde I.Gıyaseddin Keyhüsrev oğlu I.Alaüddin Keykubat tarafından inşasına H.626 M.1228-29 yılında başlamak suretiyle yapılmış olduğu kesindir.
Sultan Hanı açık ve kapalı kısımları avlunun ortasında bulunan köşk mescidi ile “Sultan Hanı” tipindeki kervansarayların en büyüklerinden biridir. Yapının köşelerinde ve bütün duvarlarının dışında büyük sık istinat kuleleri inşa edilmiş yirmi dört adet payanda bulunmaktadır. Kervansarayın taç kapısının da bulunduğu kuzey-doğu cephesinde çapraz tonozla örtülü giriş eyvanının iki yanında birer kapı ile avluya açılan ve avluya paralel tonozlarla örtülü üç mekan daha mevcuttur. Avlunun kuzey batı cephesi avluya dik tonozlarla örtülü birbirine kemerlerle bağlı iki sıra ayağın meydana getirdiği bir revak şeklindedir. Açık kısım ortasında dört kalın ayağa oturan kemerler üzerine inşa edilmiş bir köşk mescit bulunan avlu ile etrafına dizilmiş çeşitli mekanlardan meydana gelmektedir. Açık bölümün kıble cephesinde her biri avluya dik beşik tonoz ile örtülü ve üç tanesi dışında diğerleri birer kapı ile avluya açılan dikdörtgen mekanlar sıralanmaktadır Kapalı kısım, giriş yönünde uzanan tonoz örtülü bir orta sahın ile buna dik olarak örülmüş tonozlarla örtülü dokuz adet enine sahından meydana gelmektedir. Bu sahınlardan ortadaki diğerlerinden daha geniş olup, orta sahınla kesiştiği yerde ışıklık yer almaktadır.
Kesme taş malzemeyle, yığma duvar tekniğinde inşa edilen yapının mermer giriş portali, cephe köşelerinde yükselen iki kule arasında, oldukça ihtişamlı görülmektedir. Portal dört bordürden oluşmaktadır. İlk çerçeve çeşitli şekiller yapan kırık hatlardandır. İkinci ince çerçeve, uzun kenara paralel rastlayan her dirseğin bir yuvarlak ilmik atıp devam etmesidir. Üçüncü olarak bir kaval silme bulunur ki üzeri zigzaglarla enine yivlenmiştir. Dördüncü çerçevede ise dalgalı ince yivlerden meydana gelen bir zemin üzerinde palmetlerin oluşturduğu bir friz vardır. En geniş çerçevede 10-12-16 kollu yıldızlar yer almaktadır. İç yan nişler birer portal mahiyetindedir. Kemer çift renkli taşlardan ve yuvarlaktır. Yuvarlak kemerin üstünde iki renkli taşlardan Suriye düğümü yer alır. İç portal denilen iç avludan kapalı kısma açılan ikinci bir portalde, çerçeve dört bordürden ibarettir. Bunların ikisi, esas geniş tezyinat şeridini iki yanından takip etmektedir. En dışta iri bir geçmeden sonra, zigzag silmelerin daha zengin bir şekli gelmektedir Avlunun ortasında dört kemer üstündeki köşk mescitte, dört kemeri takip eden tezyini şeritler ve cephelerin çevresini dolaşan çerçeveler görülmektedir.
Alayhan: Aksaray-Nevşehir-Kayseri yolu üzerinde aynı adı taşıyan köyün 3 km. doğusundaki Han Yaylası’nda bulunmaktadır.
Sağ ve solda yedişer bölümden oluştuğu, kemer ve kemer tırnaklarının kalıntılarından anlaşılmaktadır.bütün kubbeler tonozlar ve hanın üzerinde bulunan gözetleme kulesi yıkılmıştır. Ayakta kalan kısımlardaki izlerden anlaşıldığına göre, yapı girişten itibaren sağ ve sol taraflarda birbirine yarım daire kemerlerle bağlı, ikişer ayak olmak üzere derinlemesine 6 sıra halinde 24 ayaktan oluşmaktadır.
Moloz taşla yığma olarak inşa edilen yapı, düzgün kesme taş ile kaplanmıştır. Taç kapı sade bir şekilde tezyin edilmiştir. Taç kapının en dışında tezyinatsız geniş bir şerit yer almaktadır. ikinci şeritte, sade bir zigzag bulunmaktadır. İç içe iki sekizgenin meydana getirdiği küçük bir yıldız motifi, taç kapının asıl tezyinatını oluşturmaktadır. Aynı desen daha küçük bir düzenlemeyle kemerde de tekrar edilmiştir. Kemerin sağ tarafonda bir kitabe mevcuttur. kilit taşı hizasında, tek başlı, çift gövdeli bir aslan figürü yer almaktadır.
Kitabesinde yapılış tarihi tespit edilemeyen kervansarayın, tarihlendirilmesinde çeşitli ipuçları vardır. Süsleme özellikleri ve eski kaynaklarda geçen ismi çeşitli ipuçları vermektedir.
Bu bilgi ve görüşlerin ışığında 12. yy.’ın son yıllarında veya 13.yy. başlarında yaptırıldığı düşünülmektedir. Yapının kaç kez onarıldığı konusunda bilgi sahibi olunamamaktadır. Aksaray-Nevşehir karayolu kenarında bulunan kervansaray, çok harap durumdadır. Karayolu yapıyı ikiye bölerek tam ortadan geçmiştir. Kalıntıları yolun diğer yanından görülmektedir. Kalanların bir kısmı da rüzgar ve nem etkisi ile bozulmuştur. Yapının yıkıntıları zemini doldurmuştur.
Ağzıkarahan: Aksaray-Nevşehir karayolunun 15.km.’sindedir. Kervansaray açık ve kapalı kısımları ve açık kısmın ortasında bulunan köşk mescidi ile “Sultan Han” tipindedir.
Eski kaynaklarda Hoca Mes’ud Ribatı olarak geçen kervansarayın bugün kullanılan Ağzıkara Han adı, oldukça yenidir ve adını yakınındaki köyden almaktadır. Yapıya özel yuvaları içinde bulunan, iki kitabesinde belirtildiği üzere H.628-M.1231 ile H.637-M.1239-40 yılları arasında Selçuklu sultanları I.Alaaddin Keykubat (M.1219-1236) ile oğlu II.Gıyaseddin Keyhüsrev (M.1236-1246)’in hükümdarlık günlerinde inşa edilmiştir.
Giriş kapısı, kervansarayın ekseni ve kapalı kısım girişi ile aynı doğrultuda değildir. Yapının köşelerinde ve taç kapının olduğu güney-batı duvarı hariç, diğer kenarlarında 14 adet ağırlık kulesi şeklinde payandalar bulunmaktadır.
Taç kapının eyvanı kuzey-doğu duvarında bulunan eyvanın karşısına isabet etmektedir. Avlunun güney-batı duvarının taç kapıdan sonraki kısmında ise avlu yönleri açık tonoz ile örtülü üç küçük mekan ve bunların arkasına rastlayan yine tonoz ile örtülü bir diğer mekan bulunmaktadır. Kapıdan hanın yolcularının konaklayacakları ve eşyasını muhafaza edeceği odaların,ve revakların bulunduğu yere girilmektedir. Yolcuların abdest alacakları abdestlik sağ kısmın sonundadır.
Kapalı kısımda giriş istikametinde tonoz ile örtülü orta sahın, yanlarda ise buna dik beşik tonoz ile örtülü enine 6 sahın bulunmaktadır. Ortasında aydınlık açıklığı yer almaktadır. Birbirine kemerlerle bağlı dört ayak üzerine oturan köşk mescit, avlunun ortasındadır. Mescidin kapısı kuzey-batı yönünde olup, buraya iki yandan merdivenlerle çıkılmaktadır. Merdivenlerin altı mukarnaslıdır.
Kesme taştan inşa edilmiş yapının tezyinatı, güney-batı duvarındaki ana taç kapı ile avludan kapalı kısma girilen taç kapı üzerinde toplanmıştır. Dış portal, iç portal ve mescit tezyinatları ile ayrıntılı bir düzenleme gösterir. Ancak burada iç portalle dış portalin aynı eksen üzerinde bulunmaması tezyini birliği dağıtmış gibi görünmektedir.
Dış portalde 4 çerçeve görülmektedir. En geniş çerçevede 9-10-12 kollu yıldızlar bulunmaktadır. Yarım kubbecik 9 sıra mukarnaslıdır. Kuvvetli bir gölge-ışık tesiri oluşturulmuştur. Kemer üzerinde kitabe bulunmaktadır. İç portalde 3 sıra bordür görülür. Esas bordürde 10 kollu yıldızlar yer almaktadır. Ortalarında rozetler bulunur.
Avlunun ortasında Sultan Han’ınkine benzeyen bir köşk mescit vardır. Çok iyi durumdadır, fakat tezyinatı çok azdır. Han, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1967’de tamir edilmeye çalışılmış ancak yarım bırakılmıştır. Yapı bütünüyle ayaktadır.
Ak Han: Aksaray’la Sultanhanı arasında Aksaray-Konya şosesinin, Konya’ya giderken solundadır. Yapı şu an mevcut olmadığından bilgi edinilememektedir.
Dönemin diğer yapılarına uygun olarak kesme taş malzemeyle, yığma duvar tekniği kullanılarak inşa edilmiş olmalıdır.
Yapı bugün Ak Han adı ile anılmakta ise de, eski kaynaklarda bu isimle bir kervansaraydan bahsedilmemektedir. Buna karşılık kaynaklarda Kılıçarslan Hanı veya Kılıçarslan Ribatı adına rastlanmaktadır. Bu durumda kervansarayın II. Kılıçarslan’ın hükümdarlık yıllarına rastlayan M.S 1156-1192 tarihleri arasında yapıldığı düşünülebilir.
Yapının kitabesi kaybolmuştur. Bugün kervansaraydan 4 -4,5 m. yüksekliğinde, üzerinde tek bir kesme taş hariç, bütün kesme taş kaplamaları sökülmüş bir duvar parçası kalmıştır.
Han son yıllarda yakın köylerin taş ocağı haline gelmiştir. Taşların bir kısmı okul yaptırma bahanesiyle Amarat Köyü’ne nakledilmiştir. Köy ağasının kendine de bir ev yaptırdığı bilinmektedir. Bir kısmı da Cumhuriyet devrinde önünden geçen yolun kaldırımlarında kullanılmıştır. Hanın yeri tarla haline getirilmiştir. Binanın yığma sütununun haricindeki geri kalan kısımlar yıkılmıştır. Buna rağmen bazı kısımlarda duvar parçalarının izleri görülmektedir.
Öresin Han (Tepesi Delik Han) : Aksaray-Nevşehir yolu üzerinde bulunan kervansaray Aksaray’a yaklaşık 21 km. mesafededir. Üzeri, enine ve boyuna yarım daire beşik tonozla örtülü dikdörtgen bir plana sahiptir. Yapının dar kenarı boyunca dörder, uzun kenarı boyunca altışar adet olmak üzere 24 yığma ayağı bulunmaktadır. Dar kenar boyunca yerleştirilmiş olan dörder ayak geniş ekseni boyunca uzanan yarım daire beşik tonoz örtülü beş sahın meydana getirmektedir Yanlarda bulunan ikişer sahın, girişte, ortada ve en sonda yarım daire beşik tonozla örtülü enine üç sahın ile kesilmektedir. Ortadaki boyuna sahın ile enine sahınlardan, ortada olanların kesiştikleri yerde, yani yapının tam ortasında kubbe ile örtülü aydınlık feneri yer almaktadır.
Yığma olarak inşa edilmiş olan yapının duvarları, moloz olup, kesme taş ile kaplıdır. Tezyinat olarak sütunlar üzerinde iki tane rozete rastlanmıştır.
Taç kapısı ve ön cephesi yıkık olan yapının kitabesi yoktur. Çay Han ile benzerliğinden dolayı aynı tarihlerde yapılmış olabileceği düşünülmektedir. (M.1264-1283)
Kitabesi bulunmadığından yapanı, yaptıranı ve yapılış tarihi belli olmayan yapının girişi ve ön kısmı tamamen yıkık diğer kısımlar da çok harap durumdadır. Yapı yakınında bulunan köylerin ağılı olarak kullanılmaktadır. Yıkılmış olan yapının duvarlarına ait kesme taşlar yok olmuştur. Hayvanların kaçmasını önlemek için, yapının ayaklarının arası doldurulmuştur.
Kılıçarslan Hanı: Şehir merkezinde, Zinciriye Medresesi ile, Ulu Cami arasındadır. Yapı dikdörtgen şeklindeki avlusunun çevresine ve güney yönündeki kenarın dış yüzeyine sıralanmış hücrelerden meydana gelmektedir. Hanın, doğu, batı ve güney yönüne birer giriş kapısı vardır. İsminden dolayı II. Kılıçarslan zamanında yapılmış olması muhtemeldir. Yapı pek çok kez tamir geçirmiştir. Belediye tarafından 1945’de geniş çapta tamir edildiği bu tamirden önce yapının iki katlı olduğu ancak harap durumdaki üst katın yıktırıldığı bilinmektedir. 1985’te belediyece alınan bir kararla yıkılarak yerine Belediye İş Hanı inşa edilmiştir. |